BYLOCK BERAAT 2024

T.C.
AYDIN
3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
BERAAT
DOSYA NO :
KARAR NO :
C.SAVCILIĞI ESAS NO :

GEREKÇELİ KARAR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
C. SAVCISI :
KATİP :

DAVACI : K.H.
SANIK :
MÜDAFİİ : Avukat Orçun Akbulut, Aydın Barosu
GÖZALTI : 29.6.2017 – 4.7.2017
TUTUKLULUK : Bulunmamaktadır.
ADLİ KONTROL : Mahkememizin 10.8.2017 tarihli kararı ile CMK 109/3-a maddesi uyarınca yurt dışına çıkmama adli kontrol tedbiri bulunmaktadır.

SUÇ, SUÇ TARİHİ ve YERİ : 5271 sayılı CMK 232/2-c maddesi gereğince verilen kararın niteliği dikkate alınarak yazılmamıştır.
KARAR TARİHİ : 31.5.2024

Sanık hakkında mahkememizce yapılan yargılama neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının 11.7.2017 tarihli iddianamesi ile “Aydın Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü Insan Kaynakları Genel Müdürlüğünün 20.7.2016 tarih ve …E.7738239 sayılı yazısı ile ek 294 kişilik listede adı soyadı ve görev ünvanı yazılı şahıslar hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün sosyal medya üzerinde propagandasını yaptıkları, finansla destek sağladıkları, doğrudan ya da dolaylı yardımda bulunmak suretiyle işbirliği içerisinde oldukları iddiaları ile ilgili suç duyurusunda bulunulması üzerine C.Başsavcılığımızca soruşturmaya başlanıldığı, bu kapsamda yukarıda açık kimliği yazılı şüpheli xxxxxxxxx hakkında yapılan soruşturma neticesi tespitler yapıldığı;
Aydın KOM Şube Müdürlüğünce şüphelinin 505 xxxxxx numaralı cep telefonu hattında xxxxxxxx İMEİ numaralı telefon cihazında ilk tespit tarihi 16.8.2014 olacak şekilde Bylock kaydı bulunduğunun tespit edildiği,
Şüpheli xxxxxxxxx Aydın 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 2017/3916 D.İş. sayılı kararı gereğince gerekli arama, el koyma işlemleri yapılarak adresinde yakalanarak gözaltına alındığı,
Arama neticesinde ele geçirilen dijital materyallerin Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderildiği, dijital materyaller üzerindeki incelemelerin devam ettiği, incelemelerin sonuçlanması halinde raporun mahkemeye bilahare gönderileceği,
Şüpheli alınan savunmasında “Suçlamayla ilgili Emniyette ayrıntılı olarak savunmada bulundum. FETÖ/PDY ile benim hiçbir ilgim yoktur. 20 yıla yakındır Milli Eğitim camiasında öğretmen olarak görev ifa ettim. Görevimi layıkıyla yapmaya çalıştım. Hatta bu hususta maaş ödüllendirmesi, takdir, teşekkür belgeleri, kademe ilerlemeleri aldım. Başarılı bir şekilde vazifemi yapıyordum. Eşim de benim gibi öğretmendir. 5xxxxxxxxx cep telefonu hattını 14-15 senedir eşim xxxxxxxxx kullanmaktadır. Bu hatta By lock tespit edildiğine şok oldum. Eşimin telefonundna ben By lock şeklinde bir uygulama görmedim. Xxxxxxxxx numaralı hattı ise ben 14-15 senedir kullanırım.
Benim çocuğum xxxxxxxx 2014 yılında Ortaklar Fen Lisesini kazanmıştı. Bu okulun uzak olması ve eğitiminden memnun olmamamız nedeniyle ikametimize en yakın iyi bir okula naklini aldırmak istedik. Araştırdığımızda Yesevi Lisesinin uygun olduğunu gördük. Bunun üzerine bir eğitiminin son 1 ayı ile bir sonraki senenin tamamında bu okulda okudu. Sonraki senede yeni açılan Bilgi Kolejine gönderdi. Bizim için önemli olan yakın mesafede olmasıdır.
Benim Bank Asya’da hesabım vardır. Faizsiz bankacılık yapması nedeniyle bu bankayı tercih etmiştim. Hatta öncesinde Kuveyt Türk adlı bankada da vardı. Bank Asya’da hesap açmamın nedeni Kuveyt Türk bankasının uzak olması, Ankara’da ikamet ettiğimiz dönemde evime Bank Asya’nın daha yakın olması idi. Bir sokak aşağıda şubesi vardı. Şu anda dahi katılım bankalarında hesabım vardır. Tasarruf amacıyla bu hesabı ileride çocuklarımın üniversite döneminde kullanmak üzere küçük birikimlerde bulunuyordum. Destekle hesap açmadım. Bilirkişi raporunun aleyhime olan kısımlarını kabul etmiyorum. Ben raporda belirtildiği şekilde ilave katılım hesabı açmadım. Ben elime geçtikçe bu hesabı ara ara para yatırıyordum. Talimatla para yatırmadım.
Suçlamaları kabul etmiyorum. By lock kullanıcısı değilim. Eşimin de FETÖ ile bir irtibatı bulunduğunu bilmiyorum. Ben 2015 yılına kadar herhangi bir sendika üyesi değildim. 2015 yılının Ocak ayında ise FETÖ ile irtibatlı olmayan Türk Eğitim sendikasına üye oldum.” dediği,
Şüphelinin Bank Asya hesap hareketleri üzerinde Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesi düzenlenen bilirkişi raporunda “Şahsın hesap hareketleri incelendiğinde 17-25 Aralık 2013 öncesi ve sonrasında Bank Asya’da sadece katılım hesabı açtığı, 25 Aralık 2013 tarihinde açık kaynaklarda servis edilen FETÖ terör örgütü lideri Fethullah Gülen’in Bank Asya’ya para yatırın talimatıyla şahsın Bank Asya’da destek amaçlı ilave katılım hesabı açtığı, bu hesabı da Kasım – 2015’e kadar yenilediği tespit edilmiştir” şeklinde tespitte bulunulduğu,
Şüpheli xxxxxx alınan savunmasında, By Lock tespit edilen adına kayıtlı yukarıda belirtilen xxxxxx numaralı hattı diğer şüpheli eşi olan xxxxxxx kullandığını belirtmesi üzerine; xxxxxxx yakalanarak gözaltına alındığı,
Şüpheli alınan savunmasında “FETÖ/PDY üyesi değilim. Emniyet Müdürlüğünde ayrıntılı ifade verdim. FETÖ/PDY ile ilişkili herhangi bir dernek, vakıf üyeliğim yoktur. Şirtek ortaklığım da yoktur. Sohbetlerine iştirak etmedim. Yurtlarında, evlerinde kalmadım. Dershanelerine gitmedim. Bu örgüt ile hiçbir şekilde irtibatım yoktur. Bank Asya’da da hesabım yoktur.
2015 yılından beridir Türk Eğitim Sen isimli sendikaya üyeyim. Onun öncesinde herhangi bir sendika üyeliğim yoktur.
Eşim adına kayıtlı xxxxxxxx numaralı GSM hattını 2004-2005 yılından beridir kullanırım. Hatta By lock isimli programı indirmedim. Pişman olacak hiçbir şey yapmadım. Örgütle ilgili herkesin bildiği kadar genel bilgilere sahibim. Türkçe Olimpiyatlarına dahi gitmedim.
16/08/2014 tarihinde kullandığım İPHONE marka cep telefonumu da Emniyet almıştır. Bana söyledikleri İMEİ numarası ile uyuşmuyor. Telefonlar incelenirse By Lock kullanmadığım tespit edilebilecektir. Bugüne kadar kullandığım akıllı telefonların tamamını Emniyet aramada aldı. Hatta bir tane de tuşlu (işletim sistemi olmayan) telefon vardı. Ben kesinlikle kendimden eminim. Hiçbir yazışma ya da kayıt bu sistem çıkmayacaktır. Suçlamaları kabul etmiyorum.” dediği,
Şüphelinin Bank Asya hesap hareketleri üzerinde Bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesi düzenlenen bilirkişi raporunda “02/03/2001 tarihinde FETÖ terör örgütünün finans kurumu Bank Asya’da bankacılık işlemlerine başlayan şahsın hesap hareketleri incelendiğinde 17-25 Aralık öncesinde Bank Asya’da işlemlerine devam ettiği, katılım hesabı açtığı, kredi kartı kullandığı, FETÖ terör örgütüyle bağlantılı firmalara kredi kartıyla 17-25 Aralık öncesinde işlemler gerçekleştirerek yapının büyümesine mali anlamda destek olduğu, bu işlemler toplamının 68 TL olduğu tespit edilmiştir. Şahıs Ağustos – 2012’de Bank Asya ile çalışmasını noktalamıştır.” şeklinde tespitte bulunulduğu,
Aydın KOM Şube Müdürlüğünün 30/12/2016 tarih ve 2158801 sayılı yazıları ile şüphelilerin çocuğunun 2014-2016 yılları arasında Yesevi Anadolu Lisesinde kaydı bulunduğunun tespit edildiği,
Bu anlatımlarla şüpheli xxxxxx ve xxxxxxx; FETÖ/PDY silahlı terör örgütü tarafından, örgütün benimsemiş olduğu gizlilik esası dahilinde oluşturulan ve örgüt üyeleri tarafından örgüt içi gizli haberleşmede kullanılan BY-LOCK isimli programı kullandığı, çocuklarının FETÖ terör örgütü ile irtibatlı ilimizde bulunan Özel Yesevi Anadolu Lisesinde kaydının bulunduğu, şüpheli xxxxxxxxxxxx FETÖ terör örgütünün finans kurumu olan Bank Asya’da katılım hesabı açtığı, 25 Aralık 2013 tarihinde açık kaynaklarda servis edilen FETÖ terör örgütü lideri Fethullah Gülen’in Bank Asya’ya para yatırın talimatıyla şahsın Bank Asya’da destek amaçlı ilave katılım hesabı açtığı, bu hesabı da Kasım – 2015’e kadar yenilediği, şüpheli xxxxxxxxx Bank Asya’da hesabının bulunduğu,şüphelilerin yapılanma içerisinde yer alarak örgütün eylem ve faaliyetlerine katıldıkları, silahlı terör örgütünün üyesi oldukları,
ByLock kaydı ile ilgili uygulamayı kaç kez kullandıkları, kaç kez sesli görüşme yaptıkları, elektronik posta, yazılı mesaj sayısı ve içeriklerine ilişkin bilgilerin tespiti çalışmalarının devam ettiği, bilahare içeriğinin Aydın KOM şube Müdürlüğünce gönderileceği, böylece şüphelilerin üzerlerine atılı suçu yukarıda izah edildiği üzere işledikleri” iddia olunarak TCK 314/2 ve TMK 5/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı anlaşılmış,
Yargılama esnasında xxxxxxxxx hakkındaki dosyanın tefrik edildiği ve 2017/603 esas sayılı sıraya kaydedildiği görülmüştür.
İDDİA MAKAMI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA: Her ne kadar sanık hakkında “silahlı terör örgütüne üye olma” suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmış ise de yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından sanığın atılı suçu işlediğine dair, savunmasının aksine, her türlü şüpheden uzak, kesin, somut, inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından sanığın müsnet suçtan CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi kamu adına mütalaa olunur, demiştir.
SANIK SAVUNMASINDA: Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben Fetö/PDY terör örgütü üyesi değilim. Yazılı savunmamı hazırladım. Yazılı savunmamı okuyacağım, zapta geçmesine gerek yoktur, (11. celse) Bank Asya’da 2010 tarihi öncesinde hesap açtırdım diye hatırlıyorum, bu hesabımı Ankara Yenimahalle İlçesindeki evime Bank Asya’nın bu ilçedeki şubesi yakın olması nedeniyle yatırımlarımı değerlendirmek amaçlı olarak açmıştım, Aydın’a 2014 yılında tayin oldum, Aydın’daki Bank Asya şubesinden paramı çekmek istediğimde bana önce Yenimahalle’deki hesabımı kapattırmam sonrasında ise burada hesap açtırmam gerektiği belirtilmişti, o nedenle Aydın Bank Asya şubesinde hesap açtırdım, ek derslerim nedeniyle aldığım ücreti yatırım amaçlı değerlendiriyordum, bu nedenle tasarruflarımı bu şekilde değerlendirdim, Bank Asya bilirkişi raporunun inceleyeceğim gerekirse ayrıntılı beyanda bulunurum, kimsenin talimatı üzerine hesap açtırmadım, demiştir.
Sanık müdafi Av. Ece Nur Ercedoğan: Mütalaayı kabul ediyoruz, önceki savunmalarımızı tekrar ederiz, müvekkilin üzerine atılı suç unsurları itibarıyla oluşmamıştır, öncelikle beraatine karar verilmesini, aksi halde lehe olan hükümlerin uygulanmasını talep ederiz, demiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 2016/7162 E., 2017/4786 K. sayılı ilâmında ve istikrar kazanan bir çok kararında açıklandığı üzere fethullahçı terör örgütü/paralel devlet yapılanması kısaca FETÖ/PDY, gizlilik temeline dayalı, örgüt bütünlüğü içinde sıkı bir disiplin ve hiyerarşi barındıran silahlı bir terör örgütüdür.
Silahlı terör örgütü üyesi, örgütün amaçlarını benimsemiş olup, örgüt bütünlüğü içerisinde ve hiyerarşik yapıya dahil olarak örgüt tarafından verilen görevleri her zaman için yerine getirmeye hazır vaziyette bekleyen, kendi iradesiyle hareket etmeyip örgüt iradesini benimsemiş ve bunu kendi iradesinin önününe geçirmiş olan kişidir. Örgüt üyesi ile örgüt arasında organik bir bağın bulunması ve üyenin faaliyetlere katılması gerekmektedir.Örgüte sadece sempati ile bakılması örgüt üyeliği için yeterli olmayacaktır. Faaliyetler değişik şekillerde ve görünümlerde olabilecektir. Örgüt üyesi her zaman için kendisini emir ve talimat almaya hazır hisseden, sorgulamadan hareket eden kişidir. Bilindiği üzere silahlı terör örgütüne üyelik suçunun oluşabilmesi bakımından üyeyle örgüt arasında organik bir bağın bulunması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz eden eylem ve faaliyetlerin bulunması gerekmekle birlikte bazı durumlarda olayın niteliği, işleniş şekli, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, eylemin gerçekleştiği yer, zaman ve şartlar ile sanığın dış dünyaya yansıyan davranışları dikkate alındığında kural olarak belirtilen süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özellikleri olmasa dahi sadece örgüt üyeleri tarafından işlenebilecek olan suçu işleyen sanıkların bu nedenle tek bir fiille dahi olsa örgüt üyesi kabul edilmesi mümkün olabilecektir.
Bu açıklamalar doğrultusunda;
Sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile olan ilişkileri ve bu bağlamda hukuki durumunun tespiti:
Sanık hakkında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılması istemi ile Mahkememize kamu davası açılmıştır.
Sanık savunmasında suçlamaları kabul etmemiş, silahlı terör örgütü üyesi olmadığını ve ByLock kullanmadığını beyanla beraatini talep etmiştir.

Sanık yönünden yapılan yargılama, toplanan tüm deliller ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın kullandığı belirtilenxxxxxxxx numaralı GSM hattı üzerinden FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yapılanma içerisinde kripto haberleşmeyi sağlamak üzere kullandıkları Bylock kullandığı iddiası ile hakkında kamu davası açıldığı, bu kapsamda olmak üzere ilgili soruşturmacı birimden yargılama süreci boyunca Bylock çözüm içeriklerine ilişkin tespit ve değerlendirme tutanağının mahkememizce yazılan müzekkereler ile talep edildiği, soruşturmacı birimden verilen cevabi yazılardan sanıkla ilgili olarak Bylock ID eşleştirmesinin yapılamadığı, bu hususa ilişkin çalışmaların devam ettiğinin 2.5.2024 tarihli, 27.2.2024 tarihli, 5.10.2023 tarihli, 5.4.2023 tarihli, 8.11.2022 tarihli, 5.5.2022 tarihli, 19.10.2021 tarihli, 19.1.2021 tarihli, 13.11.2020 tarihli, 23.3.2020 tarihli ve öncesinde gönderilen çok sayıda cevabi yazıyla Mahkememize bildirildiği,
UYAP Örgütlü Suçlar Bilgi Bankası üzerinden sanık hakkında isminin ve soyisminin anahtar kavram olarak kullanılması suretiyle yapılan araştırmada dosya kapsamı dışında başkaca bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığının görüldüğü, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne müzahir herhangi bir sendika, dernek ve vakıf üyeliğinin bulunmadığı, ayrıca sanığın örgütün finans kuruluşu olan Asya Katılım Bankası nezdinde herhangi vadeli ve vadesiz hesapları bulunmakla birlikte işbu banka hesapları üzerinde gerçekleştirilen bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen 20.4.2021 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği şekliyle, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün sözde liderinin Asya Katılım Bankası’nın mali olarak ihya edilmesine ilişkin örgüt mensup ve sempatizanlarına dönük olarak yaptığı ve açık kaynaklara yansıyan talimatı öncesinde (2014 yılının Ocak ayından evvelki devrede) ilk olarak 11.3.2013 tarihinde ilgili finans kuruluşu bünyesinde mevduat hesabı açtırdığı, bu tarihten sonra 2013 yılının Aralık ayı da dahil olmak üzere hesaptaki mevduat bakiyesinin düzenli biçimde artış gösterdiği, yine 11.3.2013 tarihinde yine ilk defa 2.000 TL bedelli vadeli/katılım hesabı açtırdığı, sonrasında 9.10.2013 tarihinde söz konusu vadeli/katılım hesabının yenilendiği, örgütün sözde liderinin Asya Katılım Bankasının finansal olarak ihyasını hedefleyen talimatının denk geldiği 2014 yılının Ocak ayı sonrasında ise sanığın önce 18.3.2014 tarihinde, ardından 26.11.2014 tarihinde vadeli/katılım hesabı açtırdığı, 26.11.2014 tarihinde açtırılan vadeli/katılım hesabının 18.3.2014 tarihinde açtırılan hesabının yenilenmesi niteliğinde olduğu, söz konusu vadeli/katılım hesabının 9.11.2015 tarihine kadar sanık tarafından açık tutulduğu, dolayısıyla sanığın örgütün sözde liderinin 2015 yılının Mayıs ayına denk gelen ve ilgili finans kuruluşuna atanan kayyımın zor durumda bulunmasına odaklı olarak örgüt mensup ve sempatizanlarına yaptığı çağrıya uygun olarak hareket ettiğinin bu manada belirtilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca sanığın Asya Katılım Bankası’nın finansal manada ihyasını hedefleyen talimat öncesinde de söz konusu banka bünyesinde bankacılık işlemlerinin bulunması sebebiyle sanığın mali varlıkları üzerindeki tasarruflarının olağan niteliğinin ağır bastığı sonucuna ulaşıldığı, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 7.6.2023 tarih, 2023/6994 Esas ve 2023/3972 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere “FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası A.Ş.’de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmesi” gerektiği anlaşıldığından, Asya Katılım Bankası nezdinde hesabı bulunan sanığın ilgili banka bünyesinde gerçekleştirdiği bankacılık işlemlerinin Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin yukarıda yer verilen ilamı da dikkate alındığında aleyhine değerlendirilemeyeceği, son olarak sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüyle irtibatlı yahut iltisaklı olduğunu gösterir süreli yayın aboneliğinin olmadığı, sanığın yargılanmasına esas tek olgunun xxxxxxxxxx numaralı GSM hattı üzerinden Bylock kullandığına ilişkin soruşturmacı birimce yapılan tespit olduğu,
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin 2018/358 esas, 2022/799 karar sayılı ilamı ile 2019/574 esas, 2022/1142 karar sayılı ilamında; Bylock isimli programın münhasıran FETÖ/PDY silahlı terör örgütleri mensuplarınca kullanılan kriptolu iletişim ağı olduğu, Bylock kullanıcısı olan kişilerin yapıyla organik bağlarının bulunduğu ve bu şahısların hiyerarşik yapıya dahil olmak suretiyle ismi geçen programı kullandıklarının yargı kararlarıyla sabit olduğu, dava zaman aşımı süresi doluncaya kadar Bylock yazışma içeriklerinin tespitinin uzun süre geçmesi nedeniyle beklenilmesinin mümkün görülmediği, soruşturmanın başladığı tarihten hüküm verilinceye kadar geçen süre içerisinde Cumhuriyet Başsavcılığı ve ilgili birimler tarafından bu tespit yapılamadığı gibi, tespitin ne zaman yapılacağı konusunda da bir değerlendirme yapılamadığı hususları göz önüne alınarak, yetersiz Bylock sorgu tutanağı çerçevesinde her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı şekilde (sanığın) FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olduğunun ortaya konulamadığı, bu gerekçelerle ilgili kararlara konu sanıklar yönünden beraat hükmü tesis edildiği,
12.5.2024 tarihli bilirkişi raporu ile soruşturmacı birimden gelen ID eşleştirmesinin yapılamadığına ilişkin cevabi yazılar ve 8.1.2018 tarihli kolluk tutanağında xxxxxxx numaralı GSM hattının iletişim bilgisi olarak sanığın eşi xxxxxxxz tarafından bildirildiğine ilişkin tespit de dikkate alındığında, sanığın Bylock kullanıcısı olduğuna dair tespit ve değerlendirme tutanağının elde edilememesi, sanığın kullandığı xxxxxxxxx numaralı GSM hattına ait teknik kayıtlarda herhangi bir CGNAT verisinin bulunmadığının aldırılan bilirkişi raporunda tespit edilmesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nin 2018/358 Esas, 2022/799 Karar sayılı ilamı ile 2019/574 Esas, 2022/1142 Karar sayılı ilamının gerekçe kısmında vurgulanan hususlar birlikte nazara alındığında, tüm dosya kapsamında şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile olan ilişkisi bakımından Yargıtayca kabul edilen kriterleri de taşımadığı gözetilerek üzerine atılı suçtan beraatine dair aşağıdaki gibi hüküm tesis etmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda Gerekçesi İzah Edildiği Üzere,
Sanığın üzerine atılı Silahlı Terör Örgütü Üyeliği suçundan CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca BERAATİNE,
Sanık hakkında mahkememizin 10.8.2017 tarihli CMK’nın 109/3-a maddesi uyarınca yurt dışı çıkış yasağı adli kontrol tedbirinin karar kesinleşinceye kadar devamına,
Adli kontrol halinin devamı kararına karşı; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 111/2 maddesi uyarınca 7 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt katibine beyanda bulunmak veya bir başka İlk Derece Ceza Mahkemesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek suretiyle Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olduğunun ihtarına, (ihtar edildi)
Sanığın gözaltında kaldığı suçtan dolayı beraat etmesi nedeniyle, CMK’nın 141/1-e, 141/2, 142/1-2, 231/3 ve 232/6. Maddeleri uyarınca Maliye Hazinesine karşı kararın kesinleştiğinin kendilerine tebliğinden itibaren 3 ay ve herhalde hükmün kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde oturduğu yer Ağır Ceza Mahkemesinde ve o yer Ağır Ceza Mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise aynı yerde başka Ağır Ceza Dairesi yoksa en yakın Ağır Ceza Mahkemesinde tazminat davası açma hakkı bulunduğunun kendisine AÇIKLANMASINA, (ihtarat yapıldı)
Aydın Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Emanet Memurluğunun 2020/2846, 2020/3461 ve 2021/1559 sıralarında kayıtlı adli emanetlerin asıllarının karar kesinleştiğinde sahibine iadesine, imajlarının dosyada delil olarak saklanmasına,

Sanığa 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince görevlendirilen müdafii bulunduğundan ve sanık hakkında beraat kararı verildiğinden CMK’nin 324/1 ve 327/2. maddeleri ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesi ve Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 4, 14/4 ve 21 maddeleri gereğince, Aydın İdari İşler Müdürlüğü tarafından sanık müdafine kovuşturma için Hazineden ödenen 800 TL mahsup edilmek suretiyle 29.000 TL maktu vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanığa verilmesine,
CMK’nin 324/4. maddesi gereğince, yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,
Dair, sanığın ve sanık müdafinin yüzüne karşı, Cumhuriyet Savcısının katılımıyla, mütalaaya uygun olarak verilen karara karşı duruşmada hazır bulunanlar yönünden tefhim tarihinden, yoklukta karar verilenler bakımından ise CMK’nın 267 ve devamı maddelerine göre 7 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe veya tutanağa geçirilmek üzere zabıt katibine beyanda bulunup tutanak tutturup hâkime onaylatmak veya bir başka ilk derece ceza mahkemesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okunup usulen anlatıldı. 31/05/2024

HiZMET TESPiT DAVASI NEDiR?

5510 sayılı Kanun’a göre sigortalı sayılan işlerde çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tespit edilemediği hallerde veya eksik bildirilmiş hizmetlerin tescil edilmediği sonradan öğrenildiğinde bu hizmetleri tespit etmek amacıyla açılan davadır.https://www.aydinkulis.com/hizmet-tespit-davasi-nedir

Yargıtay içtihatlarında hizmet tespiti davasının üç temel koşulundan söz edilmektedir. Sigortalı çalışmanın varlığı, çalışmanın kuruma bildirilmemiş olması veya kurumca saptanmamış olması, davanın hak düşürücü süre içinde açılmış olması.
Hizmet tespit davası işverene karşı açılmakla birlikte kamu düzenini ilgilendirdiğinden Sosyal Güvenlik Kurumu davaya fer’i müdahil sıfatıyla dahil edilir.
Hizmet tespit davasında 5 (beş) yıllık hak düşürücü süre söz konusudur. Nitekim bu husus 5510 s. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu m.86/9’da “Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.” şeklinde açıklığa kavuşturulmuştur. 

Sigorta tespit davasında 5 senelik hak düşürücü süre, aşağıda sayılan durumların varlığı halinde işlemez. Bunlardan herhangi birinin bulunması halinde İşçi, 5 senelik hak düşürücü süre geçmiş olsa dahi dava açabilecektir. Buna göre istisna haller şunlardır: 
İşe giriş bildirgesi, 4 aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi ve aylık sigorta primleri bildirgesinden herhangi birinin SGK’ya verilmiş olması, 
Hizmet tespit davasına ilişkin olan hukuki uyuşmazlığın, müfettiş raporları ile daha önceden tespit edilmiş olması, 
Sigorta primleri yatırılmamış olsa da işçiye verilen maaş bordrolarında sigorta primlerinin gösterilmiş olması, 
Yapılan Kurum incelemesi sonucunda sigorta primlerinin icra marifetiyle tahsil edilmiş olması, 
İşçilik alacaklarına ilişkin aynı dönemlere ait olan ve kesin hüküm niteliği taşıyan mahkeme kararlarının bulunması, 
Sayılan bu hallerin gerçekleşmiş olması durumunda hizmet tespit davasında 5 senelik hak düşürücü süre işlememektedir. 
Hizmet tespit davasında İspat yükü davacı işçiye aittir. İşçi, davalı işyerinde çalıştığını ispat etmek zorundadır. Hizmet tespiti davaları, kamu düzenine ilişkin davalardır. Kamu düzenine ilişkin dava olması sebebiyle re’sen araştırma ilkesine tabidir. Davada, işçinin fiili çalışmasının kanıtlanması gerekir. Fiili çalışma, davacı tarafından ispatlanabileceği gibi re’sen araştırma ilkesi doğrultusunda hakim tarafından da araştırılmalı, hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Hizmet tespit davalarının incelenmesinde görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.

KİRA TERSPİT DAVASI NEDİR?

Kira tespit davası, konut veya çatılı kira sözleşmelerinde taraflar arasında belirlenen kira bedelinin arttırılması veya azaltılması hakkında açılan davalardır.https://www.aydinkulis.com/kira-tespit-davasi-nedir

Hal böyle olmakla birlikte kira tespit davaları uygulamada ülkemizde ki yüksek enflasyondan ötürü genellikle kiraya veren tarafından açılan davalardır.  Çünkü değişen ekonomik koşullar, paranın satın alma gücünde sürekli olarak düşüş meydana gelmesi gibi sebeplerle kiraya veren tarafından kira bedellerinin yükseltilmesi talebi gündeme gelmektedir. Bu sebeple uygulamada veya halk arasında bu dava türüne genellikle “Kira Bedelinin Artırılması” davası denmektedir.

Kira tespit davasında, yeni bir kira belirlenirken hakimin dikkate alması gereken kriterler TBK 334/3′ te düzenlenmiştir. Buna göre TÜFE, kiralanan konutun ya da iş yerinin durumu, emsal kira bedellerini dikkate alarak karar verecektir.

 Kira tespit davası açılabilmesi için zamanaşımı ya da hak düşürücü bir süre söz konusu değildir, kira sözleşmesinin başlangıcından itibaren 5 yılın doldurulmuş olması koşuluyla her zaman kira tespit davası açılabilir.

Kira tespit davası açabilmek için ihtarname keşide etmek zorunlu değildir ancak yeni belirlenecek kiranın hangi dönem için uygulanacağı açısından önemli bir bulgudur. Belirlenecek kiranın yeni dönemde uygulanmasını isteyen kiraya veren yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte ihtar çekmiş olması gerekir.

Kira bedelinin tespiti davasında tüm delillerin toplanması ve bilirkişi marifetiyle rayiç kira bedelinin belirlenmesi ile birlikte karar aşamasına geçilir. Mahkeme tarafından  TBK 334/3′ te alınarak kira bedeli belirlenir. Ancak yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, belirlenecek olan bu kira bedelinden belirli bir miktar hakkaniyet indirimi yapılması gerekmektedir.

Kira bedelinin tespiti davalarında görevli mahkeme: Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 4. maddesi gereği Sulh Hukuk Mahkemeleridir. Kira bedelinin tespiti davalarında yetkili mahkeme ise:

Davalının yerleşim yeri mahkemesi,

Sözleşmenin ifa edildiği yer mahkemesi,

Tacirler ve kamu tüzel kişilerinin dahil olduğu bir sözleşme ise HMK 17. gereği sözleşmede yer alan yetki kuralındaki yer mahkemesi yetkilidir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18. maddesine 7445 sayılı Kanun’un 37. maddesi ile getirilmiş olan düzenleme gereğince, 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren açılacak olan kira bedelinin tespiti davaları için arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı haline getirilmiştir.

Dolayısıyla 1 Eylül 2023 tarihinden önceki tarihlerde açılan kira tespit davalarında böyle bir zorunluluk bulunmamaktayken, bu tarihten sonra açılması planlanan davaların öncesinde arabulucuya başvuruda bulunulmuş olması ve arabuluculuk sürecinin usulüne uygun bir şekilde işletilerek tamamlanması gerekmektedir. Açılacak olan davanın usulden reddedilmesi ve böylece zaman kaybına uğranılması istenmiyorsa, dava açmadan önce arabuluculuk süreci işletilmelidir.

İş yerinde psikolojik taciz (mobbing)

Kişi çalışma hayatına adım atması ile bir takım sorunlar yaşamaya başlar. Günümüzün rekabet dolu, fazla çalışmaya dayalı iş hayatı, insanların gündelik hayatını olumsuz etkileyen en önemli faktörlerden biridir.https://www.aydinkulis.com/is-yerinde-psikolojik-taciz-mobbing

Psikolojik tacizi; iş yerinde çalışanlara, diğer çalışanlar veya iş verenler tarafından sistematik biçimde uygulanan,  tekrarlanan her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışlar olarak tanımlayabiliriz.

Psikolojik tacizin uygulamada görülen en çok rastlanan ve en açık örnekleri olarak  kendini göstermeyi engelleme, sözünü kesme, yüksek sesle azarlama, sürekli eleştiri, çalışan iş hayatında yokmuş gibi davranma, iletişimin kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoş olmayan imalar, nitelikli iş verilmemesi, anlamsız iş verilmesi sürekli yer değiştirilmesi ve fiziksel şiddet tehdidi olarak karşımıza çıkar.

Bahsetmekte fayda görüyoruz ki, iş yerinde yaşanan her anlaşmazlık ve çatışma psikolojik tacizin unsurlarını taşımayabilir. Anlık öfke süreklilik göstermeyen geçici davranışlar  psikolojik taciz değildir.

İş yerinde psikolojik tacize uğrayan kişi, Türk Medeni Kanunun 24. ve 25. Maddesinden kaynaklanan ” Saldırının Önlenmesi Davası” , ” Saldırıya Son Verilmesi Davası” , ” Saldırının Hukuka Aykırılığının Tespiti Davası” , ” Vekaletsiz İş Görme Davası”  açma hakkına sahiptir.

Ayrıca psikolojik taciz mağduru işçi iş sözleşmesini haklı neden ile derhal  fesih etme hakkına da sahiptir.

Uygulamada psikolojik taciz davalarının ispat edilemediğinden çoğunlukla reddedildiği görülmektedir. Yargı kararlarına konu olduğu üzere psikolojik taciz olgusunun ispatı bakımından kesin ve mutlak bir ispat aranmamalıdır. Mağdur psikolojik taciz uygulandığına dair emareleri ortaya koymalı, buna karşın artık ispat yükü yer değiştirdiğinden iş veren tarafından psikolojik taciz uygulanmadığının ispat edilmesi gerekmektedir.

İş yerinde psikolojik taciz olarak nitelendirilebilecek davranışlara örnek olarak;

– Üstünüz kendinizi göstermenizi engellemeye çalışması,

– Sözünüz sürekli kesilmesi,

– Yüzünüze bağırılması ve yüksek sesle azarlanmak,

– Yaptığınız işin sürekli eleştirilmesi,

– Özel hayatınızın sürekli eleştirilmesi,

– Sözlü ve yazılı tehdit,

– Meslektaşlarınızın sizinle konuşmasının yasaklanması,

– Asılsız söylemlerin ortaya atılması,

– Dini veya siyasi görüşünüz ile alay edilmesi,

– İşinizin sürekli değiştirilmesi,

– İtibarınızı düşürecek şekilde davranılması,

– Öz güvenizi düşürecek davranışlar,

– Fiziksel durumunuz ile bağdaşmayacak işler verilmesi,

Gösterebiliriz.

HAKARET SAYILMAYAN SÖZLER

Sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile bilgi ve belgelere çok hızlı şekilde ulaşım ve bunun doğrultusunda kişilerin kendi görüşlerini aktarma isteği özellikle hakaret suçlarında tarifsiz bir artışa neden olmuştur.

Özellikle hakaret içerdiği düşünülen cümlenin hukuki vasıflandırması yapılırken yapılan düşülen hatadan dolayı adliye koridorlarında yıllarca sonuçsuz bekleyişler ve gereksiz iş fazlalığı yaratmaktadır.

Allahsızsın, acımasızsın veVicdansızsın”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba hitap tarzı ile beddua niteliğinde olduğu…Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2017/36393 Esas, 2021/6049 Karar
“Aç gözlü”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba hitap tarzı niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2014/5950 Esas, 2015/985 Karar
“Adaletiniz batsın”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/18334 Esas, 2019/2001 Karar
“Adam değilsin”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı söz niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/19688 Esas, 2021/15090 Karar
“Ahlaksız”Kaba söz ve ağır eleştiri niteliğindeki söz…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/18976 Esas, 2017/1204 Karar
“Akçeli işler”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmaması nedeni ile…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/9451 Esas, 2020/15038 Karar
“Akıllı ol”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba bir davranış…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/218850 Esas, 2014/22342 Karar
“Aldığınız para kefen parası olsun”Ağır eleştiri ve beddua niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/27357 Esas, 2014/3588 Karar
“Allah belanı versin”Beddua niteliğinde, nezaket dışı, kaba ve rahatsız edici bir söz niteliğinde olduğu…Yargıtay Ceza Genel Kurulu2014/2-328 Esas, 2014/386 Karar
“Ar damarınız çatlamış”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp nezaket sınırlarını aşan ağır eleştiri…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/8862Esas, 2014/32293 Karar
“Arsız”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/10979 Esas, 2020/5582 Karar
“Bacaksız”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2018/3727 Esas, 2021/12060 Karar
“Başkan bozuntusu”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/5271 Esas, 2019/6594 Karar
“Baykuş”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici nitelikte olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/88371 Esas, 2015/12978 Karar
“Belediyeciliğin yüz karası”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğine olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/4046 Esas, 2018/2513 Karar
“Benim vergimle maaş alıyorsun”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici nitelikte olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/15020 Esas, 2022/13058 Karar
“Bunak”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/26707 Esas, 2016/6303 Karar
“Cahil”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı davranış, ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/3009 Esas, 2014/11868 Karar
“Cimri”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/26707 Esas, 2016/6303 Karar
“Çeneni Kapat”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/22630 Esas, 2016/6220 Karar
“Çingene”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp,Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/30384 Esas, 2014/574 Karar
“Dalkavuk”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı davranış, ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/25598 Esas, 2016/643 Karar
“Dangalak”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba hitap tarzı ile beddua niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/17252 Esas, 2014/232888 Karar
“Dedikoducu”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/103088 Esas,  2013/21672 Karar
“Defol”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp suç unsurlarının oluşmadığı…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/15301 Esas, 2016/7817 Karar
“Dengesiz”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/231 Esas, 2019/2197 Karar
“Edepsiz”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/9147 Esas, 2020/4690 Karar
“Faşist”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/41447 Esas, 2017/11407 Karar
“Gavur”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve ağır eleştiri mahiyetinde olması karşısında…Yargıtay Ceza Genel Kurulu2017/18-783 Esas 2019/215 Karar
“Gevşek”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/2033 Esas, 2021/12635 Karar
“Hadsiz”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/4612 Esas, 2018/2229 Karar
“Hanzo”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp,Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/13348 Esas, 2018/14285 Karar
“Hastasın”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp,Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/11130 Esas, 2021/22446 Karar
“Huysuz”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici boyutta olmayıp…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/12135Esas, 2021/3003 Karar
“İki kuruşluk adamsın”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/17310 Esas, 2021/21464 Karar
“İki yüzlü”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/40207 Esas, 2017/12908 Karar
“İspatlamasan namertsin”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde olması…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/34852Esas, 2017/12263 Karar
“İspiyoncu”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/43709Esas, 2018/396 Karar
“Kafayı yemiş”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/21857 Esas, 2014/22342 Karar
“Kafir”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz, ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/31679Esas, 2016/11904 Karar
“ Kan emici”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba hitap niteliğinde olduğuYargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/11436Esas, 2015/13267 Karar
“Karaktersiz”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba hitap niteliğinde olduğuYargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/42880Esas, 2017/11006 Karar
“Karı gibi kıvırtma”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/108802 Esas, 2021/7262 Karar
“Kaypak”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay CGK 2015/4-89 Esas2018/140 Karar
“Kel”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/28286Esas, 2016/10631 Karar
“Koca g.tlü”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, nezaket dışı ve kaba söz niteliğinde…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/3553 Esas, 2021/25191 Karar
“Korkak”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/4475Esas, 2015/13021 Karar
“Lan”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/3864 Esas, 2021/20597 Karar
“Lavuk”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/12565 Esas, 2021/2675 Karar
                                “Mal”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/12565 Esas, 2021/2675 Karar
“Müfteri”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/21332 Esas, 2015/1591 Karar
“Nah”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2012/34582 Esas, 2014/1371 Karar
“Namert”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2019/11760Esas, 2020/5251 Karar
“Nankör”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/14620Esas, 2018/14242 Karar
“Özürlü”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/38872Esas, 2017/10903 Karar
“Palyaço”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, nezaket dışı kaba söz niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/10599Esas, 2020/188958 Karar
“Partizan”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2013/1946 Esas, 2014/7590 Karar
“Pinti”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/38872Esas, 2017/10903 Karar
“Pis herif”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/38872Esas, 2017/10903 Karar
“Psikolojin Bozuk”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, rahatsız edici kaba ve nezaket dışı hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/231Esas, 2019/2197 Karar
“Rezil”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmaması…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2017/1901 Esas, 2020/17650 Karar
“Sahtekâr”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp eleştiri olması…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/15737Esas, 2018/15361 Karar
“Saygısız”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/8123Esas, 2016/1824 Karar
“Serseri”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp kaba söz niteliğinde olması…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/7437Esas, 2018/3053 Karar
“Sevimsiz”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/698Esas, 2018/1331 Karar
“Sinsi”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/29330Esas, 2017/5609 Karar
“Soğan kafalı”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2018/1024Esas, 2020/1766 Karar
“Suratsız”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/17160Esas, 2018/16410 Karar
“Sübyan”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmaması nedeni ile…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/9435Esas, 2015/1273 Karar
“Şebek”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmaması nedeni ile…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/12237 Esas, 2021/12464 Karar
“Şerefsizlik yapma”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmaması nedeni ile…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/91362Esas, 2020/7821 Karar
“Şişko”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, nezaket dışı, kaba söz niteliğinde olduğu…Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/13401Esas, 2021/7667 Karar
“Şizofren”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, ağır eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/11055Esas, 2015/10949 Karar
“Terbiyesizlik yapma”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba söz ve hitap niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/26626Esas, 2016/5208 Karar
“Ukala”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmaması nedeni ile…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/41993Esas, 2017/10919 Karar
“Utanmaz adam”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, ağır eleştiri, kaba söz niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/37796Esas, 2017/9109 Karar
“Uyuz”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, nezaket dışı, kaba söz niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/42640Esas, 2017/11414 Karar
“Yalaka”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmaması nedeni ile…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/255988Esas,2016/6843Karar
“Yüz karası”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, kaba hitap tarzı, nezaketsiz söz niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/14620Esas, 2018/14242 Karar
“Zübük”Kişinin onur şeref ve saygınlığını rencide edecek boyutta olmayıp, eleştiri niteliğinde olduğu…Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/1Esas, 2018/14242 Karar
https://www.aydinkulis.com/hakaret-sayilmayan-sozler

Muris muvazaası nedir? (Mirastan mal kaçırma)

Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak gayesiyle, gerçek iradelerine uygun olmayan ve hukuki sonuç doğurmasını istemedikleri bir görünüş meydana getirme konusunda anlaşmaları olarak tanımlanmaktadır.https://www.aydinkulis.com/muris-muvazaasi-nedir-mirastan-mal-kacirma

Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarından bir veya birkaçını miras haklarından tümüyle veya belirli bir kısmından mahrum etmek amacıyla muvazaalı işlemler tesis etmesidir. Diğer bir anlatımla muris, hayatta iken mirasçılarından bir veya birkaçına karşılıksız olarak bir mal veya taşınmaz devretmekte (bağışlamakta), ancak bu işlemin diğer mirasçılar nezdinde farklı bir işlem gibi gösterilmesi konusunda diğer tarafla gizli bir anlaşma yapmaktadır.Murisin muvazaalı davranmasının sebebi ise mirasçılardan mal kaçırmaktır.

Özellikle son yıllarda murisin, muvazaalı işlemini ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile gizlemek istediğine rastlanılmaktadır. Muvazaalı yapılan ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile bakım alacaklısı esasen borcunu ifa etmekte ancak bakım borçlusunun borcunu gereğince ifa etmediği halde ifa edilmiş gibi gösterilmektedir.

Halk arasında “mirasçılardan mal kaçırma” olarak bilinen muris muvazaası esasen toplum içerisinden doğmuş bir mesele olmakla birlikte, her nedense kanuni düzenlemeye konu edilmemiştir. Muris muvazaası dayanağını ise Yargıtay kararlarından almaktadır.

Muris muvazaasında muris, sırf diğer mirasçıların baskı ve dava tehditlerine maruz kalmamak ve bunları bertaraf etmek için gizli işlem aracılığıyla bir taşınır veya taşınmazını devretmekte ve genellikle bu işlemi de görünüşteki satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi ardına gizlemektedir.

Kişilerin hayatları boyunca çalışıp elde ettikleri mal varlıklarını harcamayıp tasarruf etmelerindeki esas neden, bu malvarlığının kendi sevdiklerine miras kalmasını istemeleridir. Özellikle uzun ve kötü bir has-

talık dönemi geçirmiş ve bakıma muhtaç olan bir miras bırakan, yanında olan mirasçıya minnet borcunu ödemek içinde muvazaalı işlem yapabilmektedir. Murisi muvazaalı işlem yapmaya yönelten diğer bir se-

bep, yıllarca biriktirdiği malvarlığının bazen gelinlere ve fakat çoğu zaman da damatlara intikal etmesini istememesidir.Mirasbırakanın birden fazla evlilik yapması ve son eşin etkisinde kalarak ondan doğan çocuklarla veya onunla muvazaalı işlemler yaparak, önceki eşinden olan çocuklarının zararlarına temliklerde bulunmasına da rastlanılmaktadır.

Muvazaalı işlemin geçersizliğinin ileri sürülmesi için herhangi bir zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Geçersizlik her zaman ileri sürülebilir. Taraflar muvazaa nedeniyle geçersizliği ileri sürmeseler dahi hâkim, sözleşmenin muvazaalı olduğunu resen nazara alabilir. Muvazaa nedeniyle geçersiz olan bir sözleşme, belli bir zaman geçmesiyle veya tarafların bu sözleşmeye icazet vermesiyle geçerli hale gelmez.Bu davalar genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülür. Ayrıca tapulu bir taşınmaz söz konusu ise gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesi tapu iptal ve tescil davası bakımından yetkili mahkemedir.

Aydın’da miras avukatı olarak verdiğimiz hizmetleri ,miras avukatına ait sitemizde detaylı olarak inceleyebilirsiniz. Aydında en iyi miras avukatı iletişim bilgilerine ulaşmak için sitemizi inceleyebilirsiniz.

Yanıltıcı bilgiyi alenen yayma

Sosyal medya yasası olarak da bilinen teklifteki ifadeyle ‘sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kişi’ bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecek.

Sosyal medya yasasında TCK’ya eklenen yeni madde ile ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu tanımlandı. Buna göre “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse” 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası alacak. Suçun faili, gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlerse verilen ceza yarı oranında artırılacak.

Her paylaşım suç sayılabilir

Yeni yasayla birlikte sosyal medyadaki paylaşımlar çok ciddi kıskaca alınabilecek. Öyle ki erişime engelli bir haberi sosyal medya hesabından paylaşmak, anlık gelişen bir olaya ilişkin son durumu aktarmak veya yorum yapmak, bunları paylaşan hesaplardan re-tweet etmek de suç olarak değerlendirilebilecek. 

Orman yangınları sürecinde #HelpTurkey adıyla açılan hastagler(#) de halkta paniğe yol açacağı düşüncesiyle suç konusu sayılabilecek. Üstelik hukukçulara göre, bu taglerin toplu olarak paylaşılması nedeniyle örgütlü suç da sayılabilecek. 

Anonim hesaplar üzerinden paylaşımlara ilişkin de gelişmeler yaşanacak. Türk Ceza Kanunu’nda ‘çocukların cinsel istismarı’, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’, ‘devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma’, ‘anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar’, ‘devlet sırlarına karşı suçlar’ ve ‘casusluk’ olarak tanımlanan suçlara ilişkin paylaşımları yapanların bilgileri adli makamlara verilebilecek. Bu yalnızca anonim hesaplar değil, açık kimlikli hesaplar için de geçerli olacak. 

Anonim hesaplardan paylaşımlara uygulanacak hapis cezaları, açık kimlikli hesap sahiplerine göre daha fazla olacak. 

Turkey Short-Term Residence Permit

Documents Required for Turkey Short-Term Residence Permit;

Do you need professional legal advice?

Türkiye Kısa Dönem İkamet İzni

Türkiye Kısa Dönem İkamet İzni için Gerekli Belgeler;

  • En az 6 ay geçerliliği olan Pasaport 
  • 4 adet arka fonu beyaz biometrik fotoğraf
  • Adres Belgesi (Kirada kalıyorsanız sözleşmenizin noter onaylı örneği. Bir türk vatandaşının yanında kalıyorsanız, yanında kaldığınız kişinin/kişilerin adres kayıt belgesi ve taahhütnamesi)
  • Özel Sağlık Sigortası Poliçesi
  • Randevu ve Başvuru formu
  • Harç ödeme dekontları

Not: Pasaport geçerliliği talep edilen süreden en az 2 ay fazla olmalıdır.

6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun 31 ila 33 üncü maddelerinde kısa dönem ikamet izni düzenlenmiştir. Ayrıca Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 28. ve 29. maddelerinde kısa dönem ikamet izni düzenlenmiştir.

Kısa Dönem İkamet İzni Düzenlenebilecek Yabancılar Kimlerdir? 

kısa dönem ikamet izni çeşitleri

1-Bilimsel araştırma amacıyla gelecek olan yabancılar;

Bu amaçla ikamet izni talebinde bulunan yabancıların bilimsel araştırmanın izne tabi olması halinde bilimsel araştırmaya konu ilgili kurum veya kuruluşlardan (Kültür ve Turizm Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, üniversiteler vb.) izin belgesi almaları; izne tabi olmaması halinde araştırma konusuna ilişkin beyan sunmaları istenilmektedir. Bu amaçla gelecek yabancılara ikamet izni düzenlenebilmesi için, yurt dışı temsilciliklerimizden ‘Bilimsel Araştırma’ amaçlı vize alınmış olması gerekmektedir.

2-Türkiye’de taşınmaz malı bulunan yabancılar;

Taşınmazı bulunan yabancıların ikamet izni talebinde bulunması halinde taşınmazın konut olması ve bu amaçla kullanılması gerekmektedir. Ayrıca aile üyelerinin konut üzerinde paylı veya elbirliği mülkiyet hakkına sahip olmaları halinde aile üyeleri de bu kapsamda ikamet izni başvurusunda bulunabilmektedirler. Aile üyeleri, başvuru sahibinin eşini, ergin olmayan çocuğu ile bağımlı ergin çocuğunu ifade etmektedir.

3-Ticari bağlantı veya iş kuracak olan yabancılar;

Ticari bağlantı veya iş kuracak yabancıların üç ayın üzerinde ikamet izni talep etmesi halinde yabancıdan temas kuracağı kişi veya şirketlerin davet mektubu veya benzeri belgeler istenebilir.

4-Hizmet içi eğitim programına katılacak olan yabancılar;

Bu amaçla verilen ikamet izinleri hizmet içi eğitim verecek kurum veya kuruluşun sunduğu eğitimin içeriği, süresi, yeri konularındaki bilgi ve belgelere dayanarak program süresince düzenlenmektedir.

5-Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu anlaşmalar ya da öğrenci değişim programları çerçevesinde eğitim veya benzeri amaçlarla gelecek olan yabancılar;

Bu amaçla ikamet izni talebinde bulunan yabancıların ilgili kurumdan alınacak bilgi ve belgeyi sunması istenir.
İkamet izni süresi, eğitim veya benzeri amacın süresini geçemez.
Öğrenci değişim programları (Erasmus, Mevlana, Farabi vb.) kapsamında gelen öğrencilerden; ilk kayıt tarihlerinden itibaren üç ay içinde genel sağlık sigortalısı olmak için talepte bulunanlardan ayrıca sağlık sigortası istenmez. Ancak, kayıt tarihinden itibaren üç ay içinde başvuruda bulunmayarak genel sağlık sigortalısı olma hakkını kaybedenlerden özel sağlık sigortası yaptırmaları istenir.

6-Turizm amaçlı kalacak yabancılar;

Bu amaçla ikamet izni talebinde bulunan yabancıların seyahat planlarına ilişkin hususlardaki (ülkede nerede, ne zaman ve ne süreyle kalacağı gibi) beyanı değerlendirilir. Gerekli görülmesi halinde bilgi veya belge sunması istenebilir.

7-Kamu sağlığına tehdit olarak nitelendirilen hastalıklardan birini taşımamak kaydıyla tedavi görecek olan yabancılar;

Bu amaçla Türkiye’ye gelen yabancıların kamu veya özel hastanelere kabulleri aranır. Bunlardan tüm tedavi masraflarını ödediklerini belgeleyenlerden sağlık sigortası şartı aranmaz.
İkamet izinleri tedavi sürelerine uygun olacak şekilde düzenlenir.
Tedavi süresince barınma, iaşe veya sağlığa ilişkin giderleri ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca karşılanan yabancılardan maddi imkânın tespiti ile geçerli sağlık sigortası şartı aranmaz.
Gerektiğinde ilgili hastaneden veya kamu kurum ve kuruluşundan yabancının tedavisine ilişkin bilgi veya belge istenebilir.
Mevcut Sağlık İşbirliği anlaşmaları kapsamında ülkemize tedavi amacıyla gelen yabancıların refakatçilerinin (anlaşmada refakatçilere ilişkin ayrıca bir hüküm bulunmuyorsa) ikamet izni işlemleri genel hükümlere göre yürütülmektedir.

Ayrıca 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun Ek 14 üncü maddesine göre ülkemize gelen yabancıların en fazla iki kişiyi geçmeyen refakatçilerinden ikamet izni başvurularında geçerli sağlık sigortası şartı aranmamaktadır.

8- Adli veya idari makamların talep veya kararlarına bağlı olarak Türkiye’de kalması gereken yabancılar;

Bu amaçla düzenlenecek ikamet izninin süresi, karar veya talepte belirtilen süre göz önünde bulundurularak düzenlenir.

9-Aile ikamet izni şartlarını kaybetmesi durumunda kısa dönem ikamet iznine geçirilecek olan yabancılar;

En az üç yıl aile ikamet izni ile Türkiye’de kalmış olanlardan on sekiz yaşını tamamlayanlar, Türk vatandaşı ile evli olup üç yıl aile ikamet izni ile kaldıktan sonra boşanmış yabancılar (aile içi şiddet gerekçesi ile mağdur olduğunu mahkeme kararı ile ispat edenler için üç yıllık süre şartı aranmaz) ve destekleyicinin ölümü halinde bu kişiye bağlı aile ikamet izni ile kalanlar süre şartı aranmadan kısa dönem ikamet iznine başvurabilirler.

10-Türkçe öğrenme kurslarına katılacak olan yabancılar;

Bu amaçla ikamet izni talebinde bulunan ve Türkçe kursu vermeye yetkili kuruma (Milli Eğitim Bakanlığından izinli olmalıdır.) kayıt yaptıran yabancıya en fazla iki defa verilebilir.
Kurs süresi bir yıldan az ise ikamet izni süresi kurs süresini geçemez. Kursu veren kurum, Türkçe öğrenim amacıyla kayıt yaptıran yabancının kursa başlama ve devam durumunu il müdürlüğüne bildirmekle yükümlüdür.

11-Kamu kurumları aracılığıyla Türkiye’de eğitim, araştırma, staj ve kurslara katılacak olan yabancılar;

Bu amaçla düzenlenen ikamet izni süresi bir yılı geçemez. Barınma, iaşe veya sağlığa ilişkin giderleri ilgili kamu kurumlarınca karşılanan yabancılardan maddi imkânın tespiti ile geçerli sağlık sigortası şartı aranmaz. Kurumlardan bilgi ve belge istenebilir.

12-Türkiye’de yükseköğrenimini tamamlayanlardan mezuniyet tarihinden itibaren altı ay içinde müracaat eden yabancılar;

Bu amaçla ikamet izni talebinde bulunan yabancılara mezun oldukları tarihten itibaren altı ay içinde müracaat etmeleri halinde bir defaya mahsus olmak üzere en fazla bir yıl süreli ikamet izni verilebilir.

13-Türkiye’de çalışmayan ancak Bakanlar Kurulunca belirtilecek kapsam ve tutarda yatırım yapacaklar ile bunların yabancı eşi, kendisinin ve eşinin ergin olmayan veya bağımlı yabancı çocuğu;

Bu amaçla ikamet izni talebinde bulunan yabancılara en fazla beşer yıllık sürelerle ikamet izni düzenlenebilir.
6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunun, 6458 sayılı Kanunda meydana getirdiği bu değişiklikle ülke ekonomisine katkı sağlayacak nitelikli yabancıların teşvik edilmesi ve yabancılara ikamet izni işlemlerinde kolaylık sağlanması amaçlanmıştır.

14-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı olan yabancılar,

Bu amaçla ikamet izni talebinde bulunan yabancılara en fazla beşer yıllık sürelerle ikamet izni düzenlenebilir.

Kısa Dönem İkamet İzni Kaç Yıllık Sürelerle Düzenlenebilir?

Kısa dönem ikamet izni, yukarıda 13. ve 14. sırada yer alan yabancılar hariç olmak üzere her defasında en fazla ikişer yıllık sürelerle düzenlenebilir.

Kısa Dönem İkamet İzni Şartları Nelerdir?

Kısa dönem ikamet izninin düzenlenebilmesi için yabancıların Kanunun 32. maddesinde yer alan şartları taşıması gerekmektedir.

– Türkiye’de kalış amacıyla ilgili destekleyici bilgi ve belgeleri ibraz etmek,
– Anılan Kanunun 7. maddesi kapsamına girmemek,
– Genel sağlık ve güvenlik standartlarına uygun barınma şartlarına sahip olmak,
– İstenilmesi halinde, vatandaşı olduğu ya da yasal olarak ikamet ettiği ülkenin yetkili makamları tarafından düzenlenmiş adli sicil kaydını gösteren belgeyi sunmak,
– Türkiye’de kalacağı adres bilgilerini vermek.

Kısa Dönem İkamet İzni Red, İptal veya Uzatılmama nedenleri nelerdir?

– Kısa dönem ikamet izni için aranan şartlardan birinin veya birkaçının yerine getirilmemesi veya ortadan kalkması,
– İkamet izninin veriliş amacı dışında kullanıldığının tespit edilmesi,
– Hakkında geçerli sınır dışı etme veya ülkeye giriş yasağı kararının bulunması,
– Yurt dışında kalış süresi bakımından ihlale düşülmesi,
hallerinde kısa dönem ikamet izni verilmez, verilmişse iptal edilir, süresi bitenler uzatılmaz.

Geri Gönderme Yasağı

Geri gönderme yasağı
MADDE 4 – (1) Bu Kanun kapsamındaki hiç kimse, işkenceye, insanlık dışı ya da
onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal
gruba mensubiyeti veya siyasi fikirleri dolayısıyla hayatının veya hürriyetinin tehdit altında
bulunacağı bir yere gönderilemez.
İKİNCİ KISIM
Yabancılar
BİRİNCİ BÖLÜM
Türkiye’ye Giriş ve Vize
Türkiye’ye giriş ve Türkiye’den çıkış
MADDE 5 – (1) Türkiye’ye giriş ve Türkiye’den çıkış, sınır kapılarından, geçerli
pasaport veya pasaport yerine geçen belgelerle yapılır.
Belge kontrolü
MADDE 6 – (1) Yabancı, pasaport veya pasaport yerine geçen belge ya da
belgelerini, Türkiye’ye giriş ve Türkiye’den çıkışlarda görevlilere göstermek zorundadır.
(2) Sınır geçişlerine ilişkin belge kontrolleri, taşıtlarda seyir hâlinde de yerine
getirilebilir.
(3) Havalimanlarının transit alanlarını kullanan yabancılar, yetkili makamlarca
kontrole tabi tutulabilirler.
(4) Türkiye’ye girişlerde, yabancının 7 nci madde kapsamında olup olmadığı kontrol edilir.
(5) Bu maddenin uygulanmasında, kapsamlı kontrole tabi tutulması gerekli görülenler
en fazla dört saat bekletilebilir. Yabancı, bu süre içerisinde her an ülkesine dönebileceği gibi
dört saatlik süreyle sınırlı kalmaksızın ülkeye kabulle ilgili işlemlerin sonuçlanmasını da
bekleyebilir. Kapsamlı kontrol işlemlerine dair usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Türkiye’ye girişlerine izin verilmeyecek yabancılar
MADDE 7 – (1) Aşağıdaki yabancılar, kabul edilemeyen yolcu kapsamına alınır ve
Türkiye’ye girişlerine izin verilmeyerek geri çevrilir:5
a) Pasaportu, pasaport yerine geçen belgesi, vizesi veya ikamet ya da çalışma izni
olmayanlar ile bu belgeleri veya izinleri hileli yollarla edindiği veya sahte olduğu anlaşılanlar
b) Vize, vize muafiyeti veya ikamet izin süresinin bitiminden itibaren en az altmış gün
süreli pasaport veya pasaport yerine geçen belgesi olmayanlar
c) 15 inci maddenin ikinci fıkrası saklı kalmak kaydıyla, vize muafiyeti kapsamında
olsalar dahi, 15 inci maddenin birinci fıkrasında sayılan yabancılar
(2) Bu maddeyle ilgili olarak yapılan işlemler, geri çevrilen yabancılara tebliğ edilir.
Tebligatta, yabancıların karara karşı itiraz haklarını etkin şekilde nasıl kullanabilecekleri ve
bu süreçteki diğer yasal hak ve yükümlülükleri de yer alır.
(3) (Ek:6/12/2019-7196/70 md.) Bu madde kapsamındaki yabancılar, işlemleri
sonuçlanıncaya kadar sınır kapılarında kendileri için belirlenen alanlarda bekletilir.
Uluslararası koruma başvurusuna ilişkin uygulama
MADDE 8 – (1) 5 inci, 6 ncı ve 7 nci maddelerde yer alan şartlar, uluslararası koruma
başvurusu yapmayı engelleyici şekilde yorumlanamaz ve uygulanamaz.
Türkiye’ye giriş yasağı
MADDE 9 – (1) Genel Müdürlük, gerektiğinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının
görüşlerini alarak, kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından Türkiye’ye
girmesinde sakınca görülen yabancıların ülkeye girişini yasaklayabilir.6
(2) Türkiye’den sınır dışı edilen yabancıların Türkiye’ye girişi, Genel Müdürlük veya
valilikler tarafından yasaklanır.
(3) Türkiye’ye giriş yasağının süresi en fazla beş yıldır. Ancak, kamu düzeni veya
kamu güvenliği açısından ciddi tehdit bulunması hâlinde bu süre Genel Müdürlükçe en fazla
on yıl daha artırılabilir.

5
6/12/2019 tarihli ve 7196 sayılı Kanunun 70 inci maddesiyle, bu fıkraya “Aşağıdaki yabancılar,”
ibaresinden sonra gelmek üzere “kabul edilemeyen yolcu kapsamına alınır ve” ibaresi eklenmiştir.
6
6/12/2019 tarihli ve 7196 sayılı Kanunun 71 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan alan “Türkiye
dışında olup da” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
(4) (Değişik:6/12/2019-7196/71 md.) Vize veya ikamet izni süresi sona eren ve bu
durumları yetkili makamlarca tespit edilmeden önce Türkiye dışına çıkmak için valiliklere
başvuruda bulunup hakkında sınır dışı etme kararı alınan yabancılara, idari para cezalarını
ödemiş olmaları ve Bakanlıkça belirlenen ihlal sürelerini aşmamaları kaydıyla, Türkiye’ye
giriş yasağı kararı alınmayabilir.
(5) 56 ncı madde uyarınca Türkiye’yi terke davet edilenlerden, süresi içinde ülkeyi
terk edenler hakkında giriş yasağı kararı alınmayabilir.
(6) Genel Müdürlük, giriş yasağını kaldırabilir veya giriş yasağı saklı kalmak kaydıyla
yabancının belirli bir süre için Türkiye’ye girişine izin verebilir.
(7) (Değişik:6/12/2019-7196/71 md.) Kamu düzeni, kamu güvenliği veya kamu
sağlığı sebebiyle Genel Müdürlükçe; idari para cezaları ve kamu alacakları sebebiyle ise
valiliklerce yabancıların ülkeye kabulü ön izin şartına bağlanabilir.
(8) (Ek:6/12/2019-7196/71 md.) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Bakanlıkça belirlenir.
Türkiye’ye giriş yasağının tebliği
MADDE 10 – (1) Giriş yasağına ilişkin tebligat, 9 uncu maddenin birinci fıkrası
kapsamında olan yabancılara Türkiye’ye giriş yapmak üzere geldiklerinde sınır kapılarındaki
yetkili makam tarafından, 9 uncu maddenin ikinci fıkrası kapsamında olan yabancılara ise
valilikler tarafından yapılır. Tebligatta, yabancıların karara karşı itiraz haklarını etkin şekilde
nasıl kullanabilecekleri ve bu süreçteki diğer yasal hak ve yükümlülükleri de yer alır.
Vize zorunluluğu, vize başvurusu ve yetkili makamlar
MADDE 11 – (1) Türkiye’de doksan güne kadar kalacak yabancılar, vatandaşı
oldukları veya yasal olarak bulundukları ülkedeki konsolosluklardan geliş amaçlarını da
belirten vize alarak gelirler. Vizenin veya vize muafiyetinin Türkiye’de sağladığı kalış süresi,
her yüz seksen günde doksan günü geçemez.
(2) Vize başvurularının değerlendirmeye alınabilmesi için, başvuruların usulüne uygun
olarak yapılması gerekir.
(3) Vizeler, Türkiye’ye giriş için mutlak hak sağlamaz.
(4) Vizeler, konsolosluklarca, istisnai durumlarda ise sınır kapılarının bağlı olduğu
valiliklerce verilir. Konsolosluklara yapılan başvurular doksan gün içinde sonuçlandırılır.
(5) Yabancı ülke diplomatlarına, Türkiye Cumhuriyeti büyükelçiliklerince resen vize
verilebilir. Bu vizeler, genel vize verme usulüne uygun olarak Bakanlık ve Dışişleri
Bakanlığına derhâl bildirilir. Bu vizeler harca tabi değildir.
(6) Ülke menfaatleri göz önünde bulundurularak vize verilmesinde yarar görülen
yabancılara, istisnai olarak Türkiye Cumhuriyeti büyükelçilerince resen vize verilebilir. Bu
amaçla verilen vizeler, genel vize verme usulüne uygun olarak Bakanlık ve Dışişleri
Bakanlığına derhâl bildirilir. Bu vizeler harca tabi değildir.
(7) Vize türlerine ve işlemlerine ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Vize muafiyeti7
MADDE 12 – (1) Aşağıda sayılan yabancılardan Türkiye’ye girişte vize şartı aranmaz:
a) Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu anlaşmalarla ya da Cumhurbaşkanı kararıyla
vizeden muaf tutulan ülkelerin vatandaşları
b) Türkiye’ye giriş yapacağı tarih itibarıyla, geçerli ikamet veya çalışma izni bulunanlar
c) 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun 18 inci maddesine göre
verilmiş ve geçerliliklerini yitirmemiş yabancılara mahsus damgalı pasaport sahipleri
ç) 29/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 28 inci maddesi
kapsamında olduğu anlaşılanlar
(2) Aşağıda sayılan yabancılardan Türkiye’ye girişte vize şartı aranmayabilir:
a) Mücbir nedenlerle, Türk hava ve deniz limanlarını kullanmak zorunda kalan
taşıtlardaki yabancılardan liman şehrine çıkacak kişiler
b) Deniz limanlarına gelip, yetmiş iki saati geçmemek kaydıyla, liman şehrini veya
civar illeri turizm amaçlı gezecek kişiler
Sınır kapılarında verilen vizeler8
MADDE 13 – (1) Vize almadan sınır kapılarına gelen yabancılara, süresi içinde
Türkiye’den ayrılacaklarını belgelemeleri hâlinde, sınır kapılarında istisnai olarak vize
verilebilir.
(2) Sınır vizesi, sınır kapılarının bağlı olduğu valiliklerce verilir. Valilik bu yetkisini
sınırda görevli kolluk birimine devredebilir. Cumhurbaşkanınca farklı bir süre belirlenmediği
sürece, bu vize Türkiye’de en fazla on beş gün kalma hakkı sağlar.
(3) Sınır vizesinin verilmesinde, insani nedenlere bağlı olarak sağlık sigortası şartı
aranmayabilir.
Havalimanı transit vizeleri
MADDE 14 – (1) Türkiye’den transit geçecek yabancılara, havalimanı transit vizesi
şartı getirilebilir. Havalimanı transit vizeleri, en fazla altı ay içinde kullanılmak üzere
konsolosluklar tarafından verilir.
(2) Havalimanı transit vizesi istenecek yabancılar, Bakanlık ve Dışişleri Bakanlığınca
müştereken belirlenir.
Vize verilmeyecek yabancılar
MADDE 15 – (1) Aşağıda belirtilen yabancılara vize verilmez:
a) Talep ettikleri vize süresinden en az altmış gün daha uzun süreli pasaport ya da
pasaport yerine geçen belgesi olmayanlar
b) Türkiye’ye girişleri yasaklı olanlar
c) Kamu düzeni veya kamu güvenliği açısından sakıncalı görülenler

7
2/7/2018 tarihli 703 sayılı KHK’nin 71 inci maddesiyle, bu maddede yer alan “Bakanlar Kurulu”
ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiştir.
8
2/7/2018 tarihli 703 sayılı KHK’nin 71 inci maddesiyle, bu maddede yer alan “Bakanlar
Kurulunca” ibaresi “Cumhurbaşkanınca” şeklinde değiştirilmiştir.
ç) Kamu sağlığına tehdit olarak nitelendirilen hastalıklardan birini taşıyanlar
d) Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu anlaşmalar uyarınca, suçluların geri verilmesine
esas olan suç veya suçlardan sanık olanlar ya da hükümlü bulunanlar
e) Kalacağı süreyi kapsayan geçerli sağlık sigortası bulunmayanlar
f) Türkiye’ye giriş, Türkiye’den geçiş veya Türkiye’de kalış amacını haklı nedenlere
dayandıramayanlar
g) Kalacağı sürede, yeterli ve düzenli maddi imkâna sahip olmayanlar
ğ) Vize ihlalinden veya önceki ikamet izninden doğan ya da 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip ve tahsil edilmesi
gereken alacakları ödemeyi kabul etmeyenler veya 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza
Kanununa göre takip edilen borç ve cezalarını ödemeyi kabul etmeyenler
(2) Bu madde kapsamında olmasına rağmen vize verilmesinde yarar görülenlere
Bakanın onayıyla vize verilebilir.
Vizenin iptali
MADDE 16 – (1) Vizeler;
a) Sahteciliğe konu olduğunun tespiti,
b) Üzerinde silinti, kazıntı veya tahrifat yapıldığının anlaşılması,
c) Vize sahibinin Türkiye’ye girişinin yasaklanması,
ç) Yabancının suç işleyebileceği yönünde kuvvetli şüphe bulunması,
d) Pasaport veya pasaport yerine geçen belgenin sahte olması veya geçerliliğinin sona
ermesi,
e) Vize veya vize muafiyetinin amacı dışında kullanılması,
f) Vizenin verilmesine temel olan şartların veya belgelerin geçerli olmadığının anlaşılması,
hâllerinde, vizeyi veren makamlar veya valiliklerce iptal edilir.
(2) Vizenin geçerlilik süresi içinde yabancıyla ilgili sınır dışı etme kararı alınması
hâlinde vize iptal edilir.
Vize işlemlerinin tebliği
MADDE 17 – (1) Vize talebinin reddi ya da vizenin iptaline ilişkin işlemler ilgiliye
tebliğ edilir.
Cumhurbaşkanının vize ve pasaport işlemlerinde yetkisi9
MADDE 18 – (1) Cumhurbaşkanı;
a) Pasaporta ve vizeye dair işlemlerin belirlenmesine ilişkin anlaşmalar yapmaya ve
gerek gördüğü hâllerde bazı devletlerin vatandaşları için vize zorunluluğunu tek taraflı olarak
kaldırmaya, vizelerin harçtan muaf tutulması da dâhil olmak üzere vize kolaylığı getirmeye ve
vize sürelerini belirlemeye,

9
2/7/2018 tarihli 703 sayılı KHK’nin 71 inci maddesiyle, bu maddenin başlığında yer alan “Bakanlar
Kurulunun” ibaresi “Cumhurbaşkanının” şeklinde, aynı maddede yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresi
“Cumhurbaşkanı” şeklinde, değiştirilmiştir.
b) Savaş hâlinde veya diğer olağanüstü hâllerde ülkenin bir bölgesini veya tamamını
kapsamak üzere, yabancılar için pasaporta dair kayıt ve şartlar koymaya,
c) Yabancıların Türkiye’ye girişlerini belli şartlara bağlayıcı veya kısıtlayıcı her tür
önlemi almaya,
yetkilidir.

Whatsapp ile ulaşın bize
Whatsapp'a gönder

Bu Sayfadaki İçeriği KOPYALAYAMAZSNIZ !!!