BANK ASYA BERAAT





T.C.
AYDIN
  1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
    BERAAT
    DOSYA NO :
    KARAR NO :
    C.B.S. ESAS NO :

GEREKÇELİ KARAR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

,

Bank Asya Beraat Kararı,

Bank Asya ve Gizli Tanık suçlaması ile yapılan yargılamada Bank Asya beraat kararı verilmiştir. Bank Asya ve Gizli Tanık suçlaması ile yapılan yargılamada Bank Asya beraat kararı verilmiştir.

Bank Asya ve Gizli Tanık suçlaması ile yapılan yargılamada Bank Asya beraat kararı verilmiştir.

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
C. SAVCISI :
KATİP :

DAVACI :K.H.
SANIK :
SUÇ :
SUÇ TARİHİ :
SUÇ YERİ :AYDIN
KARAR TARİHİ :

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan yargılama sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
şüpheli XXXXXX ‘ın 17-25 Aralık 2013 sonrası Fetö terör örgütünün ele başı Fethullah GÜLEN’in açık kaynaklardan Bank Asya’ya para yatırlması yönündeki talimatıyla örgütün finans kurumu Bank Asya’da 12.538,6 TL değerinde altın aldığı, şüphelinin faaliyetlerinin, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi karşısında örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, konusu suç oluşturmayan ancak örgüt liderinin talimatı doğrultusunda amaca hizmet eden söz konusu faaliyetlerinin örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı iddiasıyla mahkememize kamu davası açılmıştır.
C.SAVCISI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA :
Her ne kadar sanık hakkında Fetö Silahlı Terör Örgütüne yardım etme suçundan kamu davası açılmış ise de, sanığın bylock kaydının bulunmadığı, Bank asya kayıtlarının örgüt talimatına uymadığı, hakkındaki beyanın sanığın örgüt içerisindeki faaliyetlerine ilişkin bilgi içermediği, soyut olduğu dikkate alındığında sanık hakkında üzerine atılı suçu işlediğine dair kesin, yeterli ve inandırıcı, her türlü şüpheden uzak maddi delil elde edilemediği anlaşılmakla müsnet suçtan 5271 sayılı CMK.nun 223/2-e madde uyarınca beraat kararı verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmuştur.
SANIK SAVUNMASI :
” Bank Asya hesabımı faizsiz bankacılık olduğu için birikimlerimi bu şekilde değerlendirmek istedim. Hesap açılış tarihim 2006’dır. Herhangi bir şekilde talimat ile hareket etmedim. 2014 yılında paraları çektik ve araba aldık. Eklemek istediğim bir husus yoktur” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Sanığa TCK 221.maddesi gereğince etkip pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyip istemediği sorulduğunda, sanık:”Örgütle bir bağlantım yoktur, bilgimde yoktur, Bir diyeceğim bulunmamaktadır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanığa CMK 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına muvafakatının olup olmadığı sorulduğunda, sanık: “Öncelikle beraatime karar verilmesini talep ederim, eğer hakkımda ceza tayin edilirse ve şartlar oluşursa hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı uygulanmasına muvafakatım vardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLER :
1-Sanığın aşamalardaki savunmaları,
2-Sanığın nüfus ve adli sicil kaydı,
3-Bilirkişi xxxxxxxx bank asya raporu,
4-Gizli tanık XXXXX’ın; beyanları
5-HTS Analiz Raporu,
6-Kurumlardan gelen cevap yazıları,
7-Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin istikrar kazanmış yargısal kararlarında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf.28, Özgenç Genel Hükümler syf.280)
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir. Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir. Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü :
Kendisini kısaca “Hizmet hareketi” olarak tanımlayan FETÖ/PDY; paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı haline getiren, siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma düşüncesine sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden, bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyen, güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı ilke edinen, gizlilikten görünmez bir duvar inşa edip bu duvarın arkasına saklanan, böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da bu düşman üzerinden mensuplarını motive eden, “Altın Nesil” adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan, bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden, böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp, ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan kendine özgü bir terör örgütüdür.
FETÖ/PDY küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür. Bu durum Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/09/2017 tarih ve 2017/956-370 E-K sayılı kararı ile onanan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24/04/2017 tarih ve 2015/3-2017/3 E-K sayılı kararında da dile getirilmiştir. Bu örgüt, kuruluşundan 15 Temmuz 2016 sürecine kadar, örgüt lideri Fethullah Gülen tarafından belirlenen ideolojisi doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek üzere eylem ve fikir birliği içinde hareket etmiştir.
Örgütün kurucusu, yöneticileri ve üyeleri arasında sıkı bir hiyerarşik bağın mevcut olduğu, gizliliğe riayet ettiği, görünür yüzüyle gerçek yüzü arasındaki farkı gizlediği, amaca ulaşabilmek için yeterli eleman, araç ve gerece sahip olduğu, amacının Anayasada öngörülen meşru yöntemlerle iktidara gelmek olmayıp örgütün yarattığı kaos ortamı sonucu ayrıca devletin yanında oluşturduğu Paralel Devlet Yapılanmasıyla demokratik olmayan yöntemlerle cebir şiddet kullanmak suretiyle parlamento, hükumet ve diğer Anayasal kurumları fesih edip iktidara gelmek olduğu, bu amacı gerçekleştirmek için polis ve jandarma teşkilatı, MİT ve Genel Kurmay Başkanlığı gibi kuvvet kullanma yetkisine haiz kurumlardaki üyeleri vasıtasıyla meşru organlara ve halka karşı silah kullanmak suretiyle amaç suça elverişli öldürme, yaralama gibi çok sayıda vahim eylem gerçekleştirdiğinin, anılan örgüt mensupları hakkında 15 Temmuz darbe girişiminden ya da örgüte mensubiyetlerinden dolayı açılıp bir kısmı derdest olan ya da mahkemelerce karara bağlanan davalar, bu davalarda dinlenen itirafçı sanıkların savunmaları ve gizli-açık tanık anlatımları, örgüt lider ve yöneticilerinin açık kaynaklardaki yazılı ve sözlü açıklamaları, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün örgüt hakkındaki raporu gibi olgu ve tespitler dikkate alındığında, 3713 sayılı Kanunun 1. maddesinde tanımlanan, amaca ulaşmak için silah başta olmak üzere her türlü cebir ve şiddeti araç olarak kullanan, 5237 sayılı TCK’nın 314/1-2 maddesi kapsamında silahlı bir terör örgütü olduğu anlaşılmıştır.
Bank Asya; 15/01/2014 tarihinde ulusal medyada yayınlanan Fetullah Gülen’e ait 25/12/2013 tarihli bir telefon konuşmasında Fetullah Gülen ile konuşan kişinin bankanın likidite durumuna ilişkin bilgi vererek örgüt içerisindeki kişiler ile bu kişilerin çevrelerinin bankaya yönlendirilmesi noktasında Fetullah Gülen’den onay alındığı ve akabinde bahse konu görüşmenin medyaya Gülen’den “Bank Asya’ya para yatırın” talimatı olarak yansıdığı,
Bu talimat neticesinde; bankaya olağandan daha fazla olağan bankacılık faaliyetleri ile bağdaşmayacak şekilde mevduat yönlendirmesi yapıldığı, 30/06/2014 tarihine kadar Bank Asya nezdinde 334.123 adet hesabın açıldığı, hesap açılışlarının 06/01/2014 tarihinden itibaren artış gösterdiği, en fazla hesap açılışının 30/01/2014 tarihinde 6.069 adet olarak gerçekleştiği, açılan hesap sayısındaki artışın bir yönlendirmenin neticesi olduğunun ilgili kurumların raporları ile tespit edildiği,
Bu bilgiler doğrultusunda, Asya Katılım Bankasında talimat sonrasında yeni hesap açtıran veya mevcut hesabını katılım hesabı açmak, para yatırmak, altın, döviz alım satım işlemi yapmak suretiyle artıran şahısların bilgileri TMSF başkanlığından temin edilerek analiz edildiğinde çok sayıda kamu görevlisinin ve farklı meslek grubuna dahil kişilerin bulunduğunun görüldüğü, bu kişilerin süreçte örgütsel tavır sergileyip, örgüt liderinin emirleri doğrultusunda hesap açan ve hesaplarını artıran kişiler olduğunun anlaşıldığı, söz konusu faaliyetlerin anayasal düzeni yıkma girişiminde bulunan FETÖ/PDY terör örgütünün faaliyetlerini destek niteliği taşıdığı tespit edilmiştir.
Bu açıklamalar ve ilkeler ışığında sanığın hukuki durumu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmış ise de; sanığın bank asya hesap hareketleri incelendiğinde, sanığın Bank Asya’da ilk kez 25.01.2006 tarihinde hesap açtığı, örgüt liderinin bankanın içine düştüğü finansal krizden kurtulması amacıyla örgüt üye ve destekçilerine yaptığı ve açık kaynaklardan servis edilen 25.12.2013 tarihli “paralarınızı bankaya yatırın” talimatından önce de sanığın bankacılık işlemleri yaptığı, bilirkişi raporuna göre de sanığın bank asya’yı mali anlamda desteklediğine dair bir kanıya varılamadığının tespit edildiği bu haliyle bankacılık işlemlerinin örgüt talimatıyla yapılıp yapılmadığı hususunda şüpheye sebep olduğu ve şüphenin sanık lehine değerlendirildiği, atılı suç yönünden sanığa isnat edilen delilerden ikincisinin ise gizli tanık İhsan’ın beyanları olduğu, ancak gizli tanığın sanıkla ilgili bizzat görgü ve bilgiye dayalı bir tanıklığının bulunmadığı daha çok tahmine dayalı beyanlarda bulunduğu bu haliyle gizli tanık beyanının hükme esas alınamayacağı dolayısıyla sanığın örgütüne yardım etme kastıyla hareket ettiğine ilişkin somut delillere ulaşılamadığı, dosya kapsamı itibariyle mevcut deliller değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin delil elde edilemediği, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşıldığından sanğın beraatine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Her ne kadar sanık XXXXXXX hakkında FETÖ silahlı terör örgütüne yardım etme suçu bakımından cezalandırılma talebiyle sanık hakkında kamu davası açılmış ise de; sanığın Fetö silahlı terör örgütüne yardım etme suçu bakımından cezalandırılmasını gerektirir mahiyet ve düzeyde kesin, yeterli ve inandırıcı, her türlü şüpheden uzak maddi delil elde edilemediği anlaşılmakla sanık hakkında müsnet suçtan 5271 sayılı CMK.nun 223/2-e madde uyarınca BERAATİNE,
2-Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
3-Sanık hakkında varsa bütün tedbirlerin kaldırılmasına,
Dair, sanığın ve müdafinin yüzüne karşı, C.Savcısı’nın huzurunda, mütalaaya uygun,
CMK.’nun 273.maddesi uyarınca yüze karşı verilenler yönünden tefhim, yokluğunda karar verilenler yönünden tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde tarafların bulundukları yer Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla veya doğrudan mahkememize dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunulması suretiyle (tutuklu bulunan sanıklar yönünden aynı süre içinde zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek) İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere ve istinaf yoluna başvurulmadığı takdirde kararın kesinleşeceğinin ihtarıyla oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen tefhim edildi.XXXXX

BAŞKAN
e-imzalıdır
ÜYE
e-imzalıdır
ÜYE
e-imzalıdır
KATİP
e-imzalıdır

C.G.

BANK ASYA+ 3 GİZLİ TANIK BERAAT

T.C.
AYDIN
3. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DURUŞMA TUTANAĞI
DOSYA NO : 2021/90 Esas
DURUŞMA TARİHİ : 30/03/2022
CELSE NO : 6.

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
CUMHURİYET SAVCISI :
KATİP :

         Belirli gün ve saatte 6. celse açıldı.  

Sanık müdafii Av. Orçun Akbulut’un geldiği görüldü.
Açık yargılamaya devam olundu.
Heyet değişikliği nedeniyle önceki zabıtlar okundu.
Sanık müdafi Av. Orçun Akbulut: Dosyaya göndermiş olduğumuz yazılı savunma içeriğimizi tekrar ederiz, müvekkilin beraatine karar verilmesini talep ediyoruz, dedi.
İddia Makamı: Dosya yeterince aydınlanmıştır, tevsi tahkikat talebimiz bulunmamaktadır, esas hakkındaki mütalaada bulunacağız, dedi.
İDDİA MAKAMI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA: Her ne kadar sanık hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmış ise de, yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından sanığın atılı suçu işlediğine dair savunmasının aksine, mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı, somut delil elde edilemediği anlaşıldığından sanığın müsnet suçtan CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi kamu adına mütalaa olunur, dedi.
İddia Makamının Esasa ilişkin mütalaasına karşı sanık müdafinden soruldu.
Sanık müdafii Av. Orçun Akbulut: Dosyaya sunduğumuz yazılı savunmalarımızı tekrar ederiz, sanığın beraatine karar verilmesini talep ediyoruz, dedi.
Yargılamanın sona erdirileceği belirtilerek sanık yerine geçmek üzere sanık müdafiinden son sözü soruldu.
Sanık müdafii Av. Orçun Akbulut son sözünde: Müvekkilin beraatini talep ederiz, dedi.
Dosya incelendi, araştırılması gereken başkaca bir husus kalmadığı anlaşıldığından açık yargılamaya son verildi, duruşmanın bittiği bildirildi.
H Ü K Ü M : Ayrıntıları gerekçeli kararda açıklanacağı üzere;
Sanığın üzerine atılı Silahlı Terör Örgütü Üyeliği suçundan CMK’nin 223/2-e maddesi uyarınca BERAATİNE,
CMK’nin 324/1 ve 327/2. maddeleri ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesi ve Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 4, 14/4 ve 21 maddeleri gereğince, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanığa hüküm tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 10.250 TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine,
CMK’nin 324/4. maddesi gereğince, yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,
Dair, sanığın yokluğunda, sanık müdafii Av. Orçun Akbulut’un yüzüne karşı, Cumhuriyet Savcısının katılımıyla, mütalaaya uygun olarak verilen karara karşı tefhim tarihinden itibaren yedi gün içerisinde hükmü veren Mahkememize bir dilekçe verilmesi ya da zabıt kâtibine beyanda bulunup tutanak tutturup hâkime onaylatmak veya bir başka ilk derece ceza mahkemesi aracılığıyla dilekçe gönderilmek suretiyle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/03/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

“Sanığın hukuki durumunu değerlendirirken sadece hesap açılış ve para yatırma tarihlerinin değil, hesabını kapattığı ya da sıfırladığı tarihlerin de suçun sübutu açısından önem arz ettiği ” gerekçesi ile beraat.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
SAMSUN 2. CEZA DAİRESİ
ESAS YIL/NO: 2018/2243
KARAR YIL/NO: 2018/2289
KARAR TARİHİ: 17.12.2018

Yerel Mahkemece verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulmakla, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

İstinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanık hakkında silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan mahkumiyetine karar verildiği, verilen iş bu kararın sanık müdafii tarafından istinaf edilmiştir.

Somut olay değerlendirildiğinde;

Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12/07/2017 gün 2017/6514 esas sayılı iddianamesi ile sanığın silahlı terör örgütüne üye olma ve terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet suçlarından 3713 Sayılı Kanun’un 7/1 maddesi delaletiyle5237 Sayılı Kanun’un 314/2, 3713 Sayılı Kanun’un 5/1, 5237 Sayılı Kanun’un 53, 58/9 ve 63, 6415 Sayılı Kanun’un 4/1, 5237 Sayılı Kanun’un 53 ve 58/9 maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

İlk Derece Mahkemesince” sanık adına kayıtlı by-lock uygulaması tespit edilen 0 507 … numaralı GSM hattına ilişkin HTS analiz raporuna göre; by-lock bağlantısının gerçekleştirildiği 2015 Şubat-2015 Ekim ayları arasında bağlantı baz bilgilerinin çoğunun Çorum İli olduğu, sanığın ise o tarihlerde Samsun İlinde bulunduğu, ayrıca sanığın savunmasında bahsi geçen S. U.’nın Mahkememize hitaben yazdığı dilekçede by-lock bağlantısı tespit edilen GSM hattının sanık O. K. tarafından kullanılmadığını beyan ettiği, sanığın aksi ispat edilemeyen savunmasına itibar edilerek sanığın münhasıran örgüt yöneticileri ve mensupları arasında kullanıldığı bilinen by-lock adlı haberleşme ağına dahil olmadığının tespit edildiği, bununla birlikte sanığın Bank Asya isimli bankada 18/05/2001 günü açılmış … müşteri numaralı hesabı bulunduğu, hesabında çeşitli bankacılık işlemleri yanında örgüt liderinin Bank Asya için yaptığı çağrısının hemen akabinde 20/01/2014 günü 58.500 TL tutarlı katılım hesabı açma işleminin bulunduğu, hesap hareketlerinin incelenmesinde sanığın daha önceden katılım hesabı açma kapama işlemi yapmadığı, ilk kez örgüt liderinin çağrısından sonra böyle bir işlem yaptığı, katılım hesabı açma işleminin hayatın olağan akışı dışında bir faktörden ileri geldiği, sanığın örgüte müzahir PAK-İŞ adlı sendika üyeliğinin bulunduğu, sanığın eylemlerinin örgüt mensubiyeti için süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylemler seviyesine ulaşmayıp örgüte yardım seviyesinde gerçekleştiği, sanığın örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte yardım ettiği sabit görüldüğünden” sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de;

Sanığın örgütle iltisaklı Pak – İş sendikasına üyesi olmasının sendikanın icra ettiği faaliyetlerinin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir.

Sanığın Bankasya’ya para yatırma eylemin örgütsel bir amaçla gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğine dair değerlendirmede; Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 Sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet: eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 Sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.

Yardım fiilini işleyen failin, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması ve yapılan yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.

Yardım fiilleri, örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise, sanığın hukuki durumunun, örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilmesi gerekebilir.

Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2015/3 E. sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşrutiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında; örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise de, bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilerek;

Sanığın örgütün mali açıdan kalesi sayılan Bankasya’ya para yatırması eyleminin yardım olarak nitelendirilebilmesi için bu eylemini örgütün sözde liderinin çağrısı üzerine gerçekleştirdiğinin hiç bir şüpheye yer vermeyecek şekilde ispatlanmış olmasının gerektiği,

Dosya arasında bulunan sanığın Bankasya’daki hesap hareketleri incelendiğinde; sanığın bankasya isimli bankada 18/05/2001 günü açılmış hesabının bulunduğu, hesabında çeşitli bankacılık işlemleri yanında, örgüt liderinin “Bankasyayı kurtarın” talimatından kısa bir süre sonra 20/01/2014 tarihinde anılan bankada katılım hesabı açtığı ve bu hesaba 58,500 TL tutarında para yatırdığı görülmektedir.

Ancak sanığın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) tarafından 04/02/2015 tarihinde yönetiminin devraldığı Bank Asya’nın, 29/05/2015 tarih ve 6318 Sayılı Kararı ile tamamen Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’ye devredilmesine karar verdiği tarihten sonra da bu hesabı kapatmayarak kullanmaya devam ettiği ve 2016 yılına kadar hesabın açık olduğu anlaşılmaktadır.

Sanığın anılan bankada katılım hesabı açılış tarihi ile bu hesaba altın/para yatırdığı tarihlerin örgütün sözde liderinin talimatlarına uygun olduğu ancak sanığın hukuki durumunu değerlendirirken sadece hesap açılış ve para yatırma tarihlerinin değil, hesabını kapattığı ya da sıfırladığı tarihlerin de suçun sübutu açısından önem arzettiği, somut olayda sadece hesabın açılış ve altın/para yatırılış tarihleri nazara alınarak sanığın örgütün sözde liderinin talimatları doğrultusunda hareket ettiğinin değerlendirilebileceği ancak sanığın diğer örgüt mensuplarının aksine anılan bankanın devlet yönetimine (BDDK ve TMSF) devredildiği tarihten sonra da hemen hesabını kapatmadığı ve sıfırlamadığı, 2016 yılına kadar fiilen kullanmaya devam ettiğinin anlaşılması karşısında; örgütün sözde liderinin talimatıyla hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince sanık hakkındaki İlk Derece Mahkemesi’nin mahkumiyet kararı kaldırılarak beraat kararı verilmesinin gerektiği;

5271 Sayılı CMK’nın “Bölge Adliye Mahkemesinde İnceleme ve Kovuşturma” başlıklı 280. maddesi 20/7/2017 tarihli ve 7035 Sayılı Kanun’un 15. maddesiyle, “bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “(c)” ibaresi “(a), (c), (d)” şeklinde değiştirilmiş, aynı fıkraya (a) bendinden sonra gelmek üzere (b) ve (c) bentleri eklenmiş, mevcut (b) ve (c) bentleri (d) ve (e) bentleri olarak teselsül ettirilmiştir.” Şeklinde değiştirilmiş, yapılan değişiklik sonucu,

5271 Sayılı CMK’nın 280. maddesi;

Madde 280 – (1) Bölge adliye mahkemesi, (…) (1) dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra;

a-) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303. maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine, şeklinde değiştirilmiştir.

Kendisine atıf yapılan 5271 Sayılı CMK’nın 303/1-a maddesi ise;

Madde 303 – (1) Hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, aşağıdaki hâllerde Yargıtay davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebilir:

a-) Olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate veya davanın düşmesine ya da alt ve üst sınırı olmayan sabit bir cezaya hükmolunması gerekirse… şeklindedir.

SONUÇ: Değişikliğe konu yasal mevzuat dosyamıza uyarlandığında, yukarıda da izah edildiği üzere, dosyada olayın daha ziyade aydınlanmasını gerektiren bir durumun bulunmadığı, mevcut deliller ve dosya içeriğinin karar vermeye yeterli olduğu kanaatine ulaşılmış, mevcut deliller ışığında sanığın üzerine atılı örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunun sabit olmadığından, Samsun 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2018 tarihli, 2017/149 (E) ve 2018/160 (K) sayılı kararı ile sanık hakkında üzerine atılı suçtan kurulan mahkumiyet hükmünün 5271 Sayılı CMK’nın 303/1-a ve 5271 Sayılı CMK’nın 280/1-a maddelerince KALDIRILMASINA,

Sanık O. K.’ın üzerine atılı örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediği sabit olmadığından 5271 Sayılı CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE,

Sanığın kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşılmakla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre belirlenen 3.960,00 TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa VERİLMESİNE,

Sanık hakkında beraat kararı verildiğinden, karar kesinleştiğinde 5271 Sayılı CMK’nun 141. maddesi gereğince gözaltında ve tutuklulukta geçirmiş olduğu hürriyeti kısıtlayıcı sürelerle ilgili olarak tazminat talebinde bulunabileceğinin ihtaratına,

Yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına,

Kararın Dairemizce taraflara tebliğine, Yargıtay nezdinde TEMYİZ yasa yolu açık olmak üzere, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Dairemize veya başka yer Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine veya herhangi bir Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemesine dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunulması, cezaevinde bulunanlar yönünden aynı süre içerisinde bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak veya bu hususta bir dilekçe vermek suretiyle hükmün temyiz edilebileceğine dair, temyiz etmediği taktirde hükmün kesinleşeceği hususu da belirtilerek, 17/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi

1 Yıldız2 Yıldız3 Yıldız4 Yıldız5 Yıldız (7 votes, average: 4,86 out of 5)
Loading...

Bank Asya Katılım hesabı açma tarihlerinin örgüt üyelerinin talimat dönemine denk gelmemesi nedeni YARGITAY bozması

16. Ceza Dairesi         2019/6442 E.  ,  2021/4575 K.

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne yardım etme
Hüküm : TCK’nın 314/3 ve 220/7-1 cümlesi yollamasıyla
TCK’nın 314/2, 220/7-2 cümlesi, 3713 sayılı
Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 63 maddeleri uyarınca
mahkumiyetine dair hüküm

Bölge Adliye Mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temüttü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ’de gerçekleştirilen rutin hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği nazara alındığında;

Okumaya devam et “Bank Asya Katılım hesabı açma tarihlerinin örgüt üyelerinin talimat dönemine denk gelmemesi nedeni YARGITAY bozması”

“rutin bankacılık işlemi olan hareketlerin suç olarak kabul edilemeyeceği nedeni ile bozma” Bursa Bölge Adliye Mahkemesi

BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Bursa 2. Ceza Dairesi
Esas Yıl/No: 2019/1055
Karar Yıl/No: 2020/606
Karar tarihi: 16.06.2020

YARGILAMAYA KONU İDDİA:

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 24/10/2018 tarih ve 2018/84292 soruşturma, 2018/26247 esas sayılı iddianamesi ile, sanığın üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK 314/2, 53, 58/9 ve 3713 sayılı kanun 5/1. maddeleri gereği cezalandırılması talebiyle Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.

Okumaya devam et ““rutin bankacılık işlemi olan hareketlerin suç olarak kabul edilemeyeceği nedeni ile bozma” Bursa Bölge Adliye Mahkemesi”

TERÖR ÖRGÜTÜNE YARDIM ALT SINIRDAN UZAKLAŞARAK CEZA TAYİNİ NEDENİ İLE BOZMA

3. Ceza Dairesi         2021/7902 E.  ,  2021/9767 K.

“İçtihat Metni”



İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 3713 sayılı TMK’nın 5/1, TCK’nın 62, 53,
58/9 maddesi delaleti ile 58/6, 63. maddeleri uyarınca
hükmedilen hapis cezası
Temyiz edenler : Sanık ve müdafii

Bozma üzerine İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Bozma üzerine yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK’nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi bağlamında sanığın örgüt yapılanmasındaki konumu, örgütte kaldığı süre, faaliyetlerinin mahiyet, yoğunluluk ve çeşitliliği meydana gelen zarar ve tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı göz önünde bulundurularak, fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerekirken,
Bank Asya nezdindeki mutad hesap hareketlerinin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmeden teşdinin derecesinde yanılgıya düşülecek dosyaya özgülenmemiş yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,
2- Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak doğrudan ve yalnızca TCK’nın 58/9 maddesinin gösterilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde 58/6 maddesinin yazılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bank Asya’daki bankacılık işlemlerinin rutin olması nedeni ile Yargıtay Bozma

3. Ceza Dairesi         2021/2814 E.  ,  2021/9907 K.

“İçtihat Metni”


İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : … 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2018 tarih ve 2017/340 – 2018/380 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : Sanıklar hakkında ayrı ayrı; TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53/1-2-3, 58/9, 63/1 maddeleri gereğince kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin istinaf başvurularının esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından sanıklar müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre;
1-) Sanık … hakkında yapılan temyiz incelemesinde;
Sanığın ByLock kullanıcısı olduğunu gösterir ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının dosyaya getirtilmeden hüküm kurulması, diğer delillerin suçun sübutu açısından yeterli olduğu görülmekle sonuca etkili bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde
eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Yargılama giderlerinin tahsiline karar verilirken, duruşmada SEGBİS vasıtasıyla kaydedilen savunmasına ilişkin SEGBİS çözüm tutanağı düzenleyen bilirkişiye ödenen ücretin yargılama gideri olarak sanığa yükletilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun 5271 sayılı CMK’nın 303/1-c maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükmün yargılama giderlerinin dökümünün yapıldığı 5. maddesinden “232,50 TL SEGBİS çözüm gideri” bölümünün çıkartılmak suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2-) Sanık … için yapılan temyiz incelemesinde;
Silahlı terör örgütüne üye olmak; örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Suçun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Bu kapsamda sanığın savunması ile tüm dosya kapsamına göre, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına, organik bağ kurmak suretiyle dahil olduğuna eylem ve faaliyetlerinin yoğunluk, çeşitlilik ve süreklilik arz eder nitelikte bulunduğuna dair mahkumiyetini gerektirir her türlü şüpheden uzak yeterli ve kesin delil bulunmayan sanığın; örgütle iltisaklı olan Bank Asya’daki bankacılık işlemlerininde rutin olması gözetildiğinde atılı suçtan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın … 21. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

BANK ASYADAKİ MUTAD HAREKETLERİN MÜSNET SUÇ YÖNÜNDEN DELİL OLAMAYACAĞI NEDENİ İLE YARGITAY BOZMA

3. Ceza Dairesi         2021/1581 E.  ,  2021/10069 K.

“İçtihat Metni”


İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : … 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.10.2017 tarih ve 2017/106 – 2017/392 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nın 220/7, 53/1-2-3, 58/9, 62/1, 63. maddeleri gereğince mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi

Bölge Adliye Mahkemesince kesin olarak verilen hüküm, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararların niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Hükmolunan cezanın miktarına göre yasal koşulları oluşmadığından sanığın duruşmalı inceleme isteminin 5271 sayılı CMK’nın 299. maddesi uyarınca REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temüttü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası A.Ş’de gerçekleştirilen mutad hesap hareketlerinin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceği, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin, örgüte üye olmak suçu bakımından örgütsel faaliyet, tek başına ise örgüte yardım etmek olarak kabul edilebileceği gözetilerek; sanığın Bank Asya nezdindeki 2013 yılı öncesi dahil olmak üzere tüm hesap hareketlerine ilişkin belgeler yeniden temin edilip incelenmek ve gerekirse bu konuda bilirkişi raporu da alınmak suretiyle örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden, bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemlerin bulunup bulunmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konmasından sonra sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabul ve uygulamaya göre de;
a-İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi gerekçeli karar başlıklarında suç adının “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” yerine “Silahlı terör örgütüne üye olma” olarak yazılması,
b-Sanık hakkında hüküm kurulurken delalet ve uygulama maddelerinin, “TCK’nın 314/3 ve 220/7 maddesi yollamasıyla 314/2. maddesi” olarak yazılması gerektiğinin gözetilmemesi,
c-Sanık hakkında belirlenen temel cezanın, suçun niteliği gereği artırılırken artırım oranı doğru yapıldığı halde uygulama maddesinin 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi yerine 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi olarak gösterilmesi,
d-Belirlenen temel cezanın önce TCK’nın 220/7. maddesinin 2. cümlesi gereğince indirilmesi akabinde 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi gereğince arttırıma tabi tutulması gerekirken, yazılı şekilde hatalı uygulama yapılarak fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın … 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin …Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.11.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

BANK ASYA+MÜZAHİR KURUM ÇALIŞMASI+HTS KAYDI BOZMA YARGITAY

3. Ceza Dairesi         2021/10467 E.  ,  2021/11010 K.

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet

Bozma kararı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Tayin olunan cezanın süresi itibariyle yasal şartları oluşmadığından, sanık müdafiinin duruşma isteminin CMK’nın 299. maddesi gereğince REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları Dairemizin 2017/1809 E. ve 2017/5155 sayılı kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ
kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.)
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf.28, Özgenç Genel Hükümler syf.280)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
ByLock kullanıcısı olduğuna ilişkin ayrıntılı tespit ve değerlendirme tutanağı temin edilemeyen ve Bank Asya nezdindeki bankacılık işlemlerinin mutad olduğu bilirkişi raporu ile belirlenen sanığın, müzahir kurumlarda çalışması içerik ve özelliği saptanamayan bir kısım örgüt mensubu olduğu iddia edilen şahıslarla HTS kayıtları bulunması; örgütün hiyerarşik yapısına organik bağla katıldığı ve süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik arzeden faaliyetlerde bulunduğunu kesin olarak kanıtlamayacağından müsnet suçtan beraati yerine, dosya kapsamı ile de örtüşmeyen yetersiz ve ilgisiz gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

BANK ASYADA Kİ MUTAD HAREKETLER NEDENİ İLE CEZA VERİLEMEYECEĞİ NEDENİ İLE BOZMA

YARGITAY 3. Ceza Dairesi         2021/7902 E.  ,  2021/9767 K

“İçtihat Metni”

İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK’nın 3713 sayılı TMK’nın 5/1, TCK’nın 62, 53,
58/9 maddesi delaleti ile 58/6, 63. maddeleri uyarınca
hükmedilen hapis cezası
Temyiz edenler : Sanık ve müdafii

Bozma üzerine İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Bozma üzerine yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK’nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi bağlamında sanığın örgüt yapılanmasındaki konumu, örgütte kaldığı süre, faaliyetlerinin mahiyet, yoğunluluk ve çeşitliliği meydana gelen zarar ve tehlike ile sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı göz önünde bulundurularak, fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerekirken,
Bank Asya nezdindeki mutad hesap hareketlerinin müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmeden teşdinin derecesinde yanılgıya düşülecek dosyaya özgülenmemiş yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,
2- Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak doğrudan ve yalnızca TCK’nın 58/9 maddesinin gösterilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde 58/6 maddesinin yazılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Düzce 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.10.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Whatsapp ile ulaşın bize
Whatsapp'a gönder

Bu Sayfadaki İçeriği KOPYALAYAMAZSNIZ !!!