T.C.
AYDIN
- AĞIR CEZA MAHKEMESİ
BERAAT
DOSYA NO :
KARAR NO :
C.B.S. ESAS NO :
GEREKÇELİ KARAR
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
,
Bank Asya Beraat Kararı,
Bank Asya ve Gizli Tanık suçlaması ile yapılan yargılamada Bank Asya beraat kararı verilmiştir. Bank Asya ve Gizli Tanık suçlaması ile yapılan yargılamada Bank Asya beraat kararı verilmiştir.
Bank Asya ve Gizli Tanık suçlaması ile yapılan yargılamada Bank Asya beraat kararı verilmiştir.
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
C. SAVCISI :
KATİP :
DAVACI :K.H.
SANIK :
SUÇ :
SUÇ TARİHİ :
SUÇ YERİ :AYDIN
KARAR TARİHİ :
Yukarıda açık kimliği yazılı sanık hakkında mahkememizde yapılan yargılama sonunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA :
şüpheli XXXXXX ‘ın 17-25 Aralık 2013 sonrası Fetö terör örgütünün ele başı Fethullah GÜLEN’in açık kaynaklardan Bank Asya’ya para yatırlması yönündeki talimatıyla örgütün finans kurumu Bank Asya’da 12.538,6 TL değerinde altın aldığı, şüphelinin faaliyetlerinin, silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermemesi karşısında örgüt üyesi olarak kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, konusu suç oluşturmayan ancak örgüt liderinin talimatı doğrultusunda amaca hizmet eden söz konusu faaliyetlerinin örgüte yardım etme suçunu oluşturacağı iddiasıyla mahkememize kamu davası açılmıştır.
C.SAVCISI ESAS HAKKINDAKİ MÜTALAASINDA :
Her ne kadar sanık hakkında Fetö Silahlı Terör Örgütüne yardım etme suçundan kamu davası açılmış ise de, sanığın bylock kaydının bulunmadığı, Bank asya kayıtlarının örgüt talimatına uymadığı, hakkındaki beyanın sanığın örgüt içerisindeki faaliyetlerine ilişkin bilgi içermediği, soyut olduğu dikkate alındığında sanık hakkında üzerine atılı suçu işlediğine dair kesin, yeterli ve inandırıcı, her türlü şüpheden uzak maddi delil elde edilemediği anlaşılmakla müsnet suçtan 5271 sayılı CMK.nun 223/2-e madde uyarınca beraat kararı verilmesi kamu adına talep ve mütalaa olunmuştur.
SANIK SAVUNMASI :
” Bank Asya hesabımı faizsiz bankacılık olduğu için birikimlerimi bu şekilde değerlendirmek istedim. Hesap açılış tarihim 2006’dır. Herhangi bir şekilde talimat ile hareket etmedim. 2014 yılında paraları çektik ve araba aldık. Eklemek istediğim bir husus yoktur” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Sanığa TCK 221.maddesi gereğince etkip pişmanlık hükümlerinden faydalanmak isteyip istemediği sorulduğunda, sanık:”Örgütle bir bağlantım yoktur, bilgimde yoktur, Bir diyeceğim bulunmamaktadır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanığa CMK 231/5 maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına muvafakatının olup olmadığı sorulduğunda, sanık: “Öncelikle beraatime karar verilmesini talep ederim, eğer hakkımda ceza tayin edilirse ve şartlar oluşursa hakkımda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı uygulanmasına muvafakatım vardır.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLER :
1-Sanığın aşamalardaki savunmaları,
2-Sanığın nüfus ve adli sicil kaydı,
3-Bilirkişi xxxxxxxx bank asya raporu,
4-Gizli tanık XXXXX’ın; beyanları
5-HTS Analiz Raporu,
6-Kurumlardan gelen cevap yazıları,
7-Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin istikrar kazanmış yargısal kararlarında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf.28, Özgenç Genel Hükümler syf.280)
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir. Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir. Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü :
Kendisini kısaca “Hizmet hareketi” olarak tanımlayan FETÖ/PDY; paravan olarak kullandığı dini, din dışı dünyevi emellerine ulaşma aracı haline getiren, siyasi, ekonomik ve toplumsal yeni bir düzen kurma düşüncesine sahip örgüt liderinden aldığı talimatlar doğrultusunda hareket eden, bu amaçla öncelikle güç kaynaklarına sahip olmayı hedefleyen, güçlü olmak ve yeni bir düzen kurmak için şeffaflık ve açıklık yerine büyük bir gizlilik içerisinde olmayı ilke edinen, gizlilikten görünmez bir duvar inşa edip bu duvarın arkasına saklanan, böyle bir örgütlenmenin olmadığına herkesi inandırmaya çalışarak ve bunda başarılı olduğu ölçüde büyüyüp güçlenen, bir yandan da bu düşman üzerinden mensuplarını motive eden, “Altın Nesil” adını verdiği kadrolarla sistemle çatışmak yerine sisteme sahip olma ilkesiyle devlete tabandan tavana sızan, bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içerisinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını çeşitli hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye eden, böylece devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini ünite ünite kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp, ele geçirdiği kamu gücünü de kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan kendine özgü bir terör örgütüdür.
FETÖ/PDY küresel güçlerin stratejik hedeflerini gerçekleştirmek üzerine kurulan bir maşa olarak, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türkiye Devletini ve varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini yıkmak ve daha sonra ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini bozmak amacıyla kurulmuş bir terör örgütüdür. Bu durum Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/09/2017 tarih ve 2017/956-370 E-K sayılı kararı ile onanan Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 24/04/2017 tarih ve 2015/3-2017/3 E-K sayılı kararında da dile getirilmiştir. Bu örgüt, kuruluşundan 15 Temmuz 2016 sürecine kadar, örgüt lideri Fethullah Gülen tarafından belirlenen ideolojisi doğrultusunda amaçlarını gerçekleştirmek üzere eylem ve fikir birliği içinde hareket etmiştir.
Örgütün kurucusu, yöneticileri ve üyeleri arasında sıkı bir hiyerarşik bağın mevcut olduğu, gizliliğe riayet ettiği, görünür yüzüyle gerçek yüzü arasındaki farkı gizlediği, amaca ulaşabilmek için yeterli eleman, araç ve gerece sahip olduğu, amacının Anayasada öngörülen meşru yöntemlerle iktidara gelmek olmayıp örgütün yarattığı kaos ortamı sonucu ayrıca devletin yanında oluşturduğu Paralel Devlet Yapılanmasıyla demokratik olmayan yöntemlerle cebir şiddet kullanmak suretiyle parlamento, hükumet ve diğer Anayasal kurumları fesih edip iktidara gelmek olduğu, bu amacı gerçekleştirmek için polis ve jandarma teşkilatı, MİT ve Genel Kurmay Başkanlığı gibi kuvvet kullanma yetkisine haiz kurumlardaki üyeleri vasıtasıyla meşru organlara ve halka karşı silah kullanmak suretiyle amaç suça elverişli öldürme, yaralama gibi çok sayıda vahim eylem gerçekleştirdiğinin, anılan örgüt mensupları hakkında 15 Temmuz darbe girişiminden ya da örgüte mensubiyetlerinden dolayı açılıp bir kısmı derdest olan ya da mahkemelerce karara bağlanan davalar, bu davalarda dinlenen itirafçı sanıkların savunmaları ve gizli-açık tanık anlatımları, örgüt lider ve yöneticilerinin açık kaynaklardaki yazılı ve sözlü açıklamaları, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün örgüt hakkındaki raporu gibi olgu ve tespitler dikkate alındığında, 3713 sayılı Kanunun 1. maddesinde tanımlanan, amaca ulaşmak için silah başta olmak üzere her türlü cebir ve şiddeti araç olarak kullanan, 5237 sayılı TCK’nın 314/1-2 maddesi kapsamında silahlı bir terör örgütü olduğu anlaşılmıştır.
Bank Asya; 15/01/2014 tarihinde ulusal medyada yayınlanan Fetullah Gülen’e ait 25/12/2013 tarihli bir telefon konuşmasında Fetullah Gülen ile konuşan kişinin bankanın likidite durumuna ilişkin bilgi vererek örgüt içerisindeki kişiler ile bu kişilerin çevrelerinin bankaya yönlendirilmesi noktasında Fetullah Gülen’den onay alındığı ve akabinde bahse konu görüşmenin medyaya Gülen’den “Bank Asya’ya para yatırın” talimatı olarak yansıdığı,
Bu talimat neticesinde; bankaya olağandan daha fazla olağan bankacılık faaliyetleri ile bağdaşmayacak şekilde mevduat yönlendirmesi yapıldığı, 30/06/2014 tarihine kadar Bank Asya nezdinde 334.123 adet hesabın açıldığı, hesap açılışlarının 06/01/2014 tarihinden itibaren artış gösterdiği, en fazla hesap açılışının 30/01/2014 tarihinde 6.069 adet olarak gerçekleştiği, açılan hesap sayısındaki artışın bir yönlendirmenin neticesi olduğunun ilgili kurumların raporları ile tespit edildiği,
Bu bilgiler doğrultusunda, Asya Katılım Bankasında talimat sonrasında yeni hesap açtıran veya mevcut hesabını katılım hesabı açmak, para yatırmak, altın, döviz alım satım işlemi yapmak suretiyle artıran şahısların bilgileri TMSF başkanlığından temin edilerek analiz edildiğinde çok sayıda kamu görevlisinin ve farklı meslek grubuna dahil kişilerin bulunduğunun görüldüğü, bu kişilerin süreçte örgütsel tavır sergileyip, örgüt liderinin emirleri doğrultusunda hesap açan ve hesaplarını artıran kişiler olduğunun anlaşıldığı, söz konusu faaliyetlerin anayasal düzeni yıkma girişiminde bulunan FETÖ/PDY terör örgütünün faaliyetlerini destek niteliği taşıdığı tespit edilmiştir.
Bu açıklamalar ve ilkeler ışığında sanığın hukuki durumu değerlendirildiğinde;
Sanık hakkında Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açılmış ise de; sanığın bank asya hesap hareketleri incelendiğinde, sanığın Bank Asya’da ilk kez 25.01.2006 tarihinde hesap açtığı, örgüt liderinin bankanın içine düştüğü finansal krizden kurtulması amacıyla örgüt üye ve destekçilerine yaptığı ve açık kaynaklardan servis edilen 25.12.2013 tarihli “paralarınızı bankaya yatırın” talimatından önce de sanığın bankacılık işlemleri yaptığı, bilirkişi raporuna göre de sanığın bank asya’yı mali anlamda desteklediğine dair bir kanıya varılamadığının tespit edildiği bu haliyle bankacılık işlemlerinin örgüt talimatıyla yapılıp yapılmadığı hususunda şüpheye sebep olduğu ve şüphenin sanık lehine değerlendirildiği, atılı suç yönünden sanığa isnat edilen delilerden ikincisinin ise gizli tanık İhsan’ın beyanları olduğu, ancak gizli tanığın sanıkla ilgili bizzat görgü ve bilgiye dayalı bir tanıklığının bulunmadığı daha çok tahmine dayalı beyanlarda bulunduğu bu haliyle gizli tanık beyanının hükme esas alınamayacağı dolayısıyla sanığın örgütüne yardım etme kastıyla hareket ettiğine ilişkin somut delillere ulaşılamadığı, dosya kapsamı itibariyle mevcut deliller değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin delil elde edilemediği, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşıldığından sanğın beraatine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1-Her ne kadar sanık XXXXXXX hakkında FETÖ silahlı terör örgütüne yardım etme suçu bakımından cezalandırılma talebiyle sanık hakkında kamu davası açılmış ise de; sanığın Fetö silahlı terör örgütüne yardım etme suçu bakımından cezalandırılmasını gerektirir mahiyet ve düzeyde kesin, yeterli ve inandırıcı, her türlü şüpheden uzak maddi delil elde edilemediği anlaşılmakla sanık hakkında müsnet suçtan 5271 sayılı CMK.nun 223/2-e madde uyarınca BERAATİNE,
2-Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
3-Sanık hakkında varsa bütün tedbirlerin kaldırılmasına,
Dair, sanığın ve müdafinin yüzüne karşı, C.Savcısı’nın huzurunda, mütalaaya uygun,
CMK.’nun 273.maddesi uyarınca yüze karşı verilenler yönünden tefhim, yokluğunda karar verilenler yönünden tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde tarafların bulundukları yer Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla veya doğrudan mahkememize dilekçe verilmesi veya zabıt katibine beyanda bulunulması suretiyle (tutuklu bulunan sanıklar yönünden aynı süre içinde zabıt katibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek) İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere ve istinaf yoluna başvurulmadığı takdirde kararın kesinleşeceğinin ihtarıyla oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen tefhim edildi.XXXXX
BAŞKAN
e-imzalıdır
ÜYE
e-imzalıdır
ÜYE
e-imzalıdır
KATİP
e-imzalıdır
C.G.