- Ceza Dairesi
Esas Yıl/No: 2020/7451
Karar Yıl/No: 2021/3429
Karar tarihi: 27.05.2021
Kendisine kayyım sıfatıyla devredilen ve suçta kullanıldığı iddiasıyla haklarında güvenlik tedbirine hükmedilen mal ve şirketler yönünden, malvarlıklarının müsaderesi ile sınırlı olmak üzere, katılan sıfatını alabilecek şekilde atılı suçtan zarar gören ve davaya katılma hakkı bulunan müşteki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun CMK’nın 260/1. maddesi uyarınca yasa yollarına başvurma hakkının bulunduğu, adı geçen müştekiye kovuşturma evresinde yöntemine uygun şekilde CMK’nın 234/1-b-l maddesi uyarınca dava ve duruşma gününü bildiren tebligatın yapılmadığı, bu nedenle sanıklar hakkında açılan davadan usulüne uygun olarak haberdar edilmediği ve davaya katılabilmesi için olanak tanınmadığının anlaşılması karşısında, TMSF tarafından dava konusu şirketlere atanan kayyımlar vekili S. Y.’in 07.07.2020 tarihli dilekçesinin davaya katılma ve temyiz istemi mahiyetinde olduğu değerlendirilerek, suçtan doğrudan doğruya zarar gören TMSF adına şirketler ve ticari işletmeler kayyımlar vekilinin CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılan olarak kabulüne,
Sanık B. A. S. müdafiinin ibraz ettiği belgelere göre CMK’nın 40-42. maddeleri gereğince eski hale getirme talebi yerinde görüldüğünden, eski hale getirme talebinin kabulü ile temyizin süresinde olduğu belirlenerek, temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar A. A. B., A. F. D., E. K., E. K., G. Ş., H. P., H. C., İ. O. G., M. Y., M. B., M. E. Ç., R. H., Ş. Ü., T. A. müdafiileri ile sanıklar C. G. ve R. H.’nun duruşmalı inceleme talebinin yasal şartları oluşmadığından CMK’nın 299. maddesi gereğince ayrı ayrı REDDİNE,
I) Sanık H. T. müdafıinin temyiz itirazının incelenmesinde;
Bölge Adliye Mahkemesi kararının 11.03.2020 tarihinde sanık müdafiince süre tutum dilekçesi verilmek suretiyle sebep belirtilmeksizin temyiz edilmiş ise de, gerekçeli kararın 15.03.2020 tarihinde sanık müdafiine tebliğ edilmiş olmasına rağmen CMK’nın 295. maddesinde öngörülen 7 günlük süre içerisinde sanık müdafiince gerekçeli temyiz dilekçesinin verilmediği, 11.03.2020 tarihli temyiz dilekçesinin ise temyiz sebebini içermediği anlaşılmakla, temyiz isteminin CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
II) Sanıklar A. K., B. İ., C. G., E. K., M. T., R. H. ve Z. K. hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, sanıklar H.C., ve M. G. hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile TMSF adına şirketler ve ticari işletmeler adına katılan kayyımlar vekilinin temyiz itirazına yönelik yapılan incelemede;
Sanıklar C. G., E. K., H. C., M. G., M. T., R. H. ve Z. K. hakkında 5271 sayılı CMK’nın 280/1-e maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesinin duruşma açıp sonucuna göre aynı kanun maddesinin 2. fıkrası gereğince İlk Derece Mahkemesinin hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurması gerekirken, kanun maddesine yanlış anlam yüklenerek duruşma açmaksızın evrak üzerinden İlk Derece Mahkemesince belirlenen hükmün değiştirilmesi hukuka aykırı ise de; anılan uygulamanın sanıklar lehine olması ve aleyhe temyiz de bulunmaması hususları gözetilerek CMK’nın 290/1 maddesindeki emredici düzenleme kapsamında değerlendirilen iş bu hukuka aykırılık bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya kapsamına göre, sanık A. K.’nın 15.07.2016 tarihinde Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nda vermiş olduğu ifadesinde; 2011-2016 yılları arasında örgütsel nitelikteki sohbetlere katıldığını ve Adana mütevelli heyeti içerisinde yer aldığını beyan etmiş olması karşısında, mahkemenin takdir ve değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmemekle, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı, ayrıca müsadere taleplerinin reddine ilişkin kararlarda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; sanıklar müdafiileri ile sanıklar C. G., B. İ., R. H., Z. K. ve TMSF adına şirketler ve ticari işletmeler adına katılan kayyımlar vekilinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
III) Sanıklar A. A. B., A. K. B., A. F. D., B. A. S., E. K., G. Ş., H. P., H. K., H. K., H. K., H. N. Ç., İ. O. G. İ. B., M. K., M. T., M. Y., M. B., M. E. Ç., Ş. Ü., S. A., T. A. ve Y. A. hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik yapılan incelemede;
1) Sanık B. A. S. yönünden;
Dosya kapsamına göre, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin kamuoyunca bilinen operasyonel eylemlerinden sonraki tarihlerde örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanık hakkında kollukta bilgi sahibi olarak alınan beyanların cumhuriyet savcısı veya kovuşturma aşamasında mahkemece doğrulanamaması karşısında hukuki değerden yoksun olduğu, ayrıca 5726 sayılı Kanun’un 9/8 maddesi gereğince gizli tanık beyanlarının başkaca delillerle desteklenmedikçe tek başına mahkumiyet hükmüne esas alınamayacağı cihetle, 13.03.2015 tarihinde örgütün eğitim faaliyetlerine destek amaçlı Vergi Denetim Kurulu raporuyla tespit edilen parasal tutarı FETÖ/PDY ile iltisaktı Çukurova Eğitim ve Kültür Vakfına aktardığı anlaşılan sanığın eyleminin silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğunu gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluluk içermemesi karşısında, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2) Sanık E. K. yönünden;
Sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince TCK’nın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim uygulamasına yer olmadığına karar verilerek neticeten 7 yıl 6 ay hapis cezasına dair hükmün istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından duruşma açılmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapıldıktan sonra netice cezanın 6 yıl 3 ay belirlenmesi suretiyle istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmesine CMK’nın 280. maddesi uyarınca yasal olanak bulunmadığı gözetilmeksizin düzeltilerek esastan ret kararı verilmesi sanık aleyhine temyiz olmadığından ve sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılığın aleyhe bozma nedeni yapılamayacağı (CMK’nın 290. maddesi) gözetilerek bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığın Bank Asya nezdindeki tüm hesap hareketlerinin getirtilip incelenmesi, gerektiğinde bu konuda bilirkişi raporu alınarak, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda katılım hesabı açma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, aynı dosyanın diğer sanığı M. B.’un etkin pişmanlık kapsamında sanık hakkında vermiş olduğu beyanlara ilişkin M. B. un tanık sıfatıyla dinlenerek sanık hakkındaki beyanlarının yer ve zaman itibariyle somutlaştırılması, ayrıca istinaf aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan başka dosya şüphelisi T. A.’in ifade ve teşhis tutanakları ile UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
3) Sanık M. Y. yönünden;
Dosya kapsamına göre, sanığın 2016 yılına kadar örgütsel nitelikteki sohbet toplantılarına katıldığını beyan eden İ. A.’nın beyanlarının sanık hakkında atılı suçun sübutu açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, CMK’nın 210. maddesi gereğince İ. A.’nın huzurda tanık, sıfatıyla dinlenmesi, ayrıca UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerinin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK.nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra yargılamaya devamla bir hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
4) Sanık M. E. Ç. yönünden;
Sanılın Bank Asya nezdindeki tüm hesap hareketlerinin getirtilip incelenmesi, gerektiğinde bu konuda bilirkişi raporu alınarak, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda katılım hesabı açma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK.nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra, ayrıca silahlı terör örgütü FETO/PDY’nin kamuoyunca bilinen 17/25 Aralık operasyonel eylemlerinden sonraki tarihte sanığın üyesi olduğu partiden istifa ederken vermiş olduğu demeç de nazara alınıp dosya kapsamındaki tüm delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
5) Sanık Ş. Ü. hakkında;
Sanığın sahibi olduğu şirket/şirketler ve kişisel hesap hareketleri ile ilgili dosya kapsamında herhangi bir raporun bulunmadığı, sanığın sahibi olduğu şirket/şirketler ve kişisel hesaplarından FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün kamuoyunca bilinen operasyonel eylemlerinden sonraki tarihler esas alınarak, örgütle iltisaklı yurt içi ve yurt dışı kurum, kuruluş, demek, vakıf ya da şirketlere ya da özel kişilere ait hesaplara para hareketlerinin bulunup bulunmadığına dair bilirkişi raporunun alınması, ayrıca UYAP ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığı araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onayı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
6) Sanık Y. A. yönünden;
Dosya kapsamına göre, MASAK ve Vergi Denetim Kurulu raporlarında belirtilen ve menşei Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan kuruluşa sanığa para transferi yaptığına dair faaliyeti ile ilgili olarak sanığın savunmasında kızının okumuş olduğu okula para gönderdiğini bildirmiş olması karşısında, sanığın savunmasının doğruluğu araştırılıp, ayrıca sanığın Bank Asya nezdindeki tüm hesap hareketlerinin getirtilip incelenmesi, gerektiğinde bu konuda bilirkişi raporu alınarak, örgüt liderinin talimat doğrultusunda katılım hesabı açma, para yatırma vb. işlemlerinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında sanık hakkında başkaca herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığını araştırılıp bulunması halinde beyan ve ifadelerin onaylı örneklerinin dosya arasına getirilip CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanık ve müdafiine okunarak, gerekirse tanık olarak dinlenildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
7) Sanıklar A. A. B., A. K. B., A. F. D., G. Ş., H. P., H. K., H. N. Ç., İ. O. G., İ. B., M. K., M. T., M. B., S. A. ve T. A. yönünden;
Ayrıntıları Dairemizin 2015/3 Esas sayılı kararında ve dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf 383 vd.)
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin “suç işlemek amacı” olması aranır. (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf.28, Özgenç Genel Hükümler syf.280)
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacını bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte üye yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olamaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314.maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay CGK 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Kolluğun tanık dinleme yetkisinin bulunmadığı, kollukta bilgi sahibi olarak alınan beyanların Cumhuriyet savcısı veya kovuşturma aşamasında mahkemece doğrulanamaması karşısında hukuki değerden yoksun olduğu, ayrıca 5726 sayılı Kanun’un 9/8. maddesi gereğince gizli tanık beyanlarının başkaca delillerle desteklenmedikçe tek başına mahkumiyet hükmüne esas alınamayacağı cihetle, sanık savunmaları ve dosya kapsamına göre; silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin kamuoyunca bilinen operasyonel eylemlerinden sonraki tarihlerde örgütsel nitelikteki eylem ve faaliyetleri tespit edilemeyen, örgütün sözde meşruiyet vitrini olarak kullanılan katlarla irtibatlı oldukları anlaşılan, fakat örgütün nihai amacını bildikleri, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil oldukları yönünde eylem ve faaliyetlerinin yoğunluluk, çeşitlilik ve süreklilik gösterdiğine dair her türlü kuşkudan uzak yeterli delil bulunmayan sanıkların; dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin, konum ve kişisel özelliklerine göre sempati ve iltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduklarını ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek atılı suçtan beraatleri yönünde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebepten dolayı hükmün BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 304. maddesi uyarınca dosyanın Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.05.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)