BERAAT KARARI VERİLMESİ GEREKEN DURUMDA ETKİN PİŞMANLIK HÜKÜMLERİ UYGULANAMAZ

  1. Ceza Dairesi 2021/1040 E. , 2021/2186 K.
    “İçtihat Metni”
    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi :İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.02.2020 tarih ve 2018/192 – 2020/58 sayılı
    kararı
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : TCK’nın 221/3 ve CMK’nın 223/4-a maddeleri uyarınca verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair
    karara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi
    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenin sıfatı,başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği
    düşünüldü;
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan
    incelemede;
    Örgütün kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan
    mensuplarının zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku
    bulunmamakta ise de, bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan,
    mensupları vasıtasıyla kişi ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara
    başlandığı, bu yapının kamuoyu ve medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve
    kamu görevlileri tarafından yapılan açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler
    ve uyarıların yapıldığı, Milli Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce
    icra edilen faaliyetlerin, nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin
    somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği, bu tarihten
    sonra gerçekleşen ve örgütsel faaliyet olarak kabul edilen hareketlerin örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu
    gösterir biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içermesi gerektiği değerlendirilerek;
    Oluş, sanık savunması ve mahkeme kabulüne göre; sanığın örgüt üyeliğine esas alınan faaliyetlerinin
    tamamının, “örgütün kamuoyunca bilinmeye başladığı tarihten önce gerçekleşen; 2011 yılı ve öncesine ilişkin
    eylemler” olması, bu tarihten sonra da dosya içerisinde sanığın, örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir
    biçimde çeşitlilik, devamlılık ve yoğunluk içeren örgütsel faaliyet oluşturacak eylemlerine rastlanmaması, suç
    tarihi itibariyle de örgütsel bağını ortaya koyan herhangi bir kod adı veya örgütsel iletişim ağı kullandığının
    belirlenememesi karşısında; sanık hakkında üzerine atılı ve oluşmayan müsnet suç yönünden 5271 sayılı
    CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca Beraat kararı verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek
    yazılı şekilde örgüt üyesi olduğu kabulüyle hakkında etkin pişmanlık hükmü uygulanarak TCK’nın 221/3 ve
    CMK’nın 223/4-a maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi,
    Kanuna aykırı, Bölge Adliye Cumhuriyet savcısının ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde
    görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren
    20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. Maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca
    dosyanın İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2.
    Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.03.2021 tarihinde
    oybirliğiyle karar verildi.

ETKİN PİŞMANLIK BOZMA

  1. Ceza Dairesi 2021/268 E. , 2021/2272 K.
    “İçtihat Metni”
    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.11.2018 tarih ve 2017/471 – 2018/341
    sayılı kararı
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : Sanık hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 63
    maddeleri uyarınca verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği
    düşünüldü;
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan
    incelemede;
    Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek
    görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği,
    örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt
    üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve
    talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur.
    Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik,
    çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi,
    meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik,
    çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt
    üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini,
    ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi
    eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir.
    Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun
    bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir
    örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye
    olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir.
    Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Dairemizin 2015/3 Esas sayılı kararında anlatılan ve
    nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY
    terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının
    büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören, fakat sözde
    meşrutiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce
    ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında; örgütün
    kurucusu, yöneticileri ve örgüt hiyerarşisinde üçüncü veya daha yukarı katmanlarda yer alan mensuplarının
    zaman sınırlaması olmaksızın örgütün nihai amacından haberdar oldukları yönünde kuşku bulunmamakta ise
    de, bir ve ikinci katmanlarda yer alanlar açısından; Devletin her kurumuna sızan mensupları vasıtasıyla kişi
    ve kurumlara yönelik, örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan operasyonlara başlandığı, bu yapının kamuoyu ve
    medya tarafından tartışılır hale geldiği, üst düzey hükümet yetkilileri ve kamu görevlileri tarafından yapılan
    açıklamalarda “paralel yapı” veya “terör örgütü” olduğuna ilişkin tespitler ve uyarıların yapıldığı, Milli
    Güvenlik Kurulu tarafından da aynı değerlendirmelerin paylaşıldığı süreçten önce icra edilen faaliyetlerin,
    nitelik, içerik ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla
    ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceği değerlendirilerek;
    1- Oluş, sanık savunması ve dosya kapsamına göre;
    Sanığın süreklilik gösteren savunmalarında özetle; “FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün görünen yüzü ortaya
    çıktıktan sonra örgüt ile irtibatını kestiğini” söylemesi, bu beyanlarının dinlenen bir kısım tanık beyanları ile
    doğrulanması nazara alındığında; suç tarihi itibariyle herhangi bir örgütsel kod adı ve iletişim ağı kullandığı
    saptanamayan sanığın, dosya kapsamına göre de terör örgütü FETÖ/PDY’nin görünen yüzü ortaya çıktıktan
    sonra örgüt hiyerarşisine dahil olduğunu gösterir somut eylemlerinin de ortaya konulamaması karşısında
    hakkında TCK’nın 30/1 maddesi hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız
    bırakılması,
    2- BDDK’nın 29.05.2015 tarihli kararı ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf
    YARGITAY KARARI, 16. Ceza Dairesi 2021/268 E., 2021/2272 K., 23-03-2021 T.
    26.06.2021 (2021) 16. Ceza Dairesi 2021/268 E., 2021/2272 K., 23-03-2021 T.

    Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve 22 Temmuz 2016 tarihli kararı ile de 5411 sayılı Bankacılık
    Kanununun 107. maddesinin son fıkrası gereğince faaliyet izni kaldırılıncaya kadar yasal bankacılık
    faaliyetlerine devam eden, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklı Asya Katılım Bankası AŞ’de
    gerçekleştirilen mutat hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet ya da örgüte yardım etmek kapsamında
    değerlendirilmeyeceği, örgüt talimatı doğrultusunda, örgüte yarar sağlamak amacıyla hesap açma
    işlemlerinin yapıldığının ortaya konulması gerekliliği karşısında;
    Suç tarihi itibariyle Gaziantep Ticaret odası başkan yardımcısı olarak görev yaptığı belirlenen sanığın
    savunmalarında ısrarlı bir şekilde yargılamaya konu olan “Gaziantep Ticaret Odasına ait 500.000 TL’nin
    kendisinin isteği ve talimatı dahilinde örgütle iltisaklı Bankasya’ya yatırılmadığını” ifade etmesi karşısında,
    özellikle bu olaya ilişkin olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Kurulu Başkanlığının başlattığı
    idari tahkikatta dinlenen …. ….. isimli kişilerin tanık olarak beyanlarına başvurularak “yargılamaya konu
    paranın sanığın isteği ve talimatı üzerine Bankasya’ya yatırılıp yatırılmadığının, kuşkuya yer olmayacak
    şekilde tespitine çalışılması, şayet mahkeme kabulünde de belirtildiği üzere söz konusu paranın örgütün
    talimatı doğrultusunda örgüte yarar sağlamak amacıyla sanık tarafından yatırılmasının sağlandığının
    belirlenmesi halinde sanığın dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin örgüte yardım suçunu oluşturacağının
    gözetilmemesi,
    3-Kabul ve uygulamaya göre de;
    Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, örgüte üye olma, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç
    işleme veya örgüte bilerek isteyerek yardım etme suçlarında etkin pişmanlık şahsi cezasızlık veya cezadan
    indirim yapılması gereken haller olarak kabul edilmiştir.
    Amaç suçun işlenişine iştirak etmeksizin, hakkında bir soruşturma başlamadan önce örgütten gönüllü olarak
    ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi halinde (221/2 m.), hakkında soruşturma başladıktan sonra, gönüllü
    olarak teslim olup, yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi (221/4 m. ilk cümle),
    verilen bilgilerin samimi ve örgütlü suçlarla mücadelede yararlı olması halinde, sanık yakalandıktan sonra
    pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını veya mensuplarının önemli ölçüde yakalanmasını sağlamaya elverişli
    bilgi vermesi halinde (221/3 m.), sanık hakkında şahsi cezasızlık nedeni uygulanacaktır.
    Amaç suça elverişli vahim nitelikte sayılan eylemler gerçekleştirilmeden yakalanan, örgüt kuran, yöneten,
    örgüte üye olan, üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen veya örgüte bilerek isteyerek yardım
    edenlerin örgütün yapısı ve faaliyetleri hakkında bilgi vermesi halinde cezadan indirim yapılacaktır (221/4.
    fıkra 2. cümle).
    Sanığın savcılıkta alınan beyanları etkin pişmanlık kapsamında vermiş olduğu ve duruşmalarda tekrar ettiği
    bilgilerin örgütte geçirdiği süre ve konumuna uygun, samimi ve yeterli olduğu görülmekle TCK’nın 221/4
    maddesi gereğince dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun bir şekilde ceza indirimi yapılması gerekirken
    yeterli olmayan gerekçe ile hakkında karar verilmesi,
    Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebepten dolayı
    hükmün CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019
    tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın
    Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4.
    Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.03.2021 tarihinde
    oybirliğiyle karar verildi.

ETKİN PİŞMANLIK DAHA AZ CEZA VERİLMESİ GEREKLİLİĞİ NEDENİ İLE BOZMA

  1. Ceza Dairesi 2019/1477 E. , 2021/2390 K.
    “İçtihat Metni”
    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : Kilis Ağır Ceza Mahkemesinin 02.02.2018 tarih ve 2017/4 – 2018/44 sayılı kararı
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : Sanıklar …,…, …, …. hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63
    maddeleri gereğince mahkumiyetlerine dair hükümlere yönelik istinaf başvurularının esastan reddi; sanıklar
    … ve … hakkında TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 221/4-2. cümle, TCK’nın 62, 53, 58/9,
    63 maddeleri gereğince mahkumiyetlerine dair hükümlere yönelik istinaf başvurularının esastan reddi
    Bölge Adliye Mahkemesince sanıklar … ve … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin kesin
    olarak verilen hükümler, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı
    Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkradaki düzenleme gereğince
    temyiz yolunun açılması üzerine anılan Kanuna eklenen geçici 5. maddenin 1/f bendinde belirtilen süre içinde
    temyiz edilmekle, tüm sanıklar hakkındaki hükümlere ilişkin olarak;
    Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi,
    gereği düşünüldü;
    Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından, sanık … müdafiinin, sanık … müdafiinin, sanık
    … müdafiinin, sanık … müdafiinin, sanık … müdafiinin, sanık … müdafiinin, sanık … müdafiinin, sanık …
    müdafiinin, sanık … müdafiinin, sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMK’nın 299/1. maddesi
    uyarınca REDDİNE,
    Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından, işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, örgütle
    irtibatlı Bank Asya hesabında örgüt liderinin talimat tarihlerine uygun para artışı içermeyen mutad bankacılık
    işlemlerinin, çocuğunu örgütle iltisaklı dershane veya okula göndermenin müsnet suç yönünden örgütsel delil
    ya da faaliyet olarak kabul edilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
    I-Sanıklar …, …, …, …, … yönünden;
    Diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sanıklar … ve … yönünden ByLock tespit ve
    değerlendirme tutanakları beklenmeden karar verilmesi sonuca etkili görülmemiş;
    İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında, sanık … yönünden ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının
    ID numarasının 232751 yerine 232731 olarak yazılması;
    Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanıklar … ve … hakkında hükmolunan temel cezada 5237 sayılı
    Kanunun 62. maddesi gereğince indirim yapılırken “8 yıl 1 ay 15 gün” yerine “7 yıl 13 ay 15 gün” hapis
    cezasına; sanık … hakkında hükmolunan temel cezada 3713 sayılı TMK’nın 5/1. maddesi gereğince artırım
    yapılırken ”10 yıl 15 ay” yerine ”11 yıl 3 ay”, 5237 sayılı Kanunun 62. maddesi gereğince indirim yapılırken
    ”9 yıl 4 ay 15 gün” yerine ”8 yıl 16 ay 15 gün” hapis cezasına hükmolunmak suretiyle eksik ceza tayini
    aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin
    hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz
    denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin,
    tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen
    suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla, sanıklar
    ve müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden, CMK’nın 302/1.
    maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
    II-Sanıklar ….., …, … yönünden;
    1-Sanıklar …, …, …, … ile ilgili olarak;
    TCK’nın 314/2. maddesi gereğince sanıklar hakkında temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşıldığı halde
    ”takdiren ve teşdiden ceza tayini” yerine ”takdiren asgari ceza tayini” yazılması suretiyle hükümde çelişki
    oluşturulması,
    2-Sanık … ile ilgili olarak;
    a-TCK’nın 314/2. maddesi gereğince sanık hakkında temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşıldığı halde
    ”takdiren ve teşdiden ceza tayini” yerine ”takdiren asgari ceza tayini” yazılması suretiyle hükümde çelişki
    oluşturulması,
    YARGITAY KARARI, 16. Ceza Dairesi 2019/1477 E., 2021/2390 K., 29-03-2021 T.
    26.06.2021 (2021) 16. Ceza Dairesi 2019/1477 E., 2021/2390 K., 29-03-2021 T.

    b-İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararında, ByLock tespit ve değerlendirme tutanağının ID numarasının
    52582 yerine 82582 olarak yazılması,
    3-Sanık … ile ilgili olarak;
    a-TCK’nın 314/2. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşıldığı halde ”takdiren ve
    teşdiden ceza tayini” yerine ”takdiren asgari ceza tayini” yazılması suretiyle hükümde çelişki oluşturulması,
    b-UYAP üzerinden yapılan kontrolde sanık hakkında Gaziantep BAM 18. Ceza Dairesinin 2021/90 Esas sayılı
    dava dosyası üzerinden Anayasayı ihlal suçundan (TCK md. 309) devam eden kovuşturma bulunduğu
    anlaşılmakla, Anayasayı ihlal suçunun tüm unsurlarıyla gerçekleşmesi halinde, TCK’nın 44. maddesi
    gereğince sanığın ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza
    aralarında geçitli/müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör
    örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılması imkânı bulunmadığından, mükerrer yargılamanın ve
    cezalandırmanın önlenmesi bakımından sanık hakkında mezkur dava dosyasının aslı veya onaylı örneklerinin
    Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde getirtilip incelenerek her iki dosya birleştirilip, tüm deliller bir
    bütün halinde değerlendirilerek hukuki durumunun buna göre takdir veya tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
    4-Sanık … ile ilgili olarak;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin
    hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz
    denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının
    kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda
    öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla, sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının
    reddine, ancak;
    Ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere;
    etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadale bakımından stratejik
    önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak,
    diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine
    engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda
    indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
    TCK’nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi
    ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri,
    örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla
    göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi, maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi
    değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih ve
    2015/1426 E. 2015/1292 K., 26.10.2015 tarih ve 2015/1565 E. 3464 K. sayılı kararları).
    TCK’nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü
    halinde, bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3’ten 3/4’e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna
    göre, belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında
    yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da
    diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da
    kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme
    tarafından takdir ve tayin edilecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-
  2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanığın incelenen dosya kapsamı ve
    delillere göre, yakalandıktan sonra soruşturma ve kovuşturma aşamalarında örgütte kaldığı süre ve konumu
    itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin faydalılık derecesi ve etkin
    pişmanlıkta bulunduğu aşama gözetilerek, TCK’nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca
    verilen cezada üçte birden dörtte üçe kadar indirim öngören TCK’nın 221/4-2. cümle maddesi gereğince daha
    makul oranda indirim yapılması gerekirken, dosya kapsamı ile uyuşmayan ve yeterli olmayan gerekçe ile
    yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
    5-Sanıklar … ve … ile ilgili olarak;
    a-TCK’nın 314/2. maddesi gereğince sanıklar hakkında temel ceza belirlenirken alt sınırdan uzaklaşıldığı
    halde ”takdiren ve teşdiden ceza tayini” yerine ”takdiren asgari ceza tayini” yazılması suretiyle hükümde
    çelişki oluşturulması
    b-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 E. 2017/370 K. sayılı kararı ile onanarak
    kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 E. 2017/3 sayılı
    kararında; ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla
    oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması
    nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla
    kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin
    örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı”nın kabul edildiği gözetilmekle, ByLock kullanıcısı olduklarını kabul
    etmeyen sanıkların, ByLock uygulamasını kullandıklarının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle
    tespiti halinde, ByLock kullanıcısı olduklarına dair delilin sanık … yönünden suçun sübutu, sanık … yönünden
    vasfının tayini açısından belirleyici nitelikte olması karşısında; sanık … yönünden ilgili birimlerden ayrıntılı
    ByLock tespit ve değerlendirme raporu ve varsa Emniyet Genel Müdürlüğünden veri inceleme raporu
    getirtilip, UYAP’ta bulunan örgütlü suçlar bilgi havuzunda araştırma yapılarak sanık hakkında başkaca bir
    beyan yahut ifade bulunup bulunmadığı araştırılıp, varsa bu beyan yahut ifadelerle birlikte temyiz
    26.06.2021 (2021) 16. Ceza Dairesi 2019/1477 E., 2021/2390 K., 29-03-2021 T.
    https://www.kanunum.com/print/16-Ceza-Dairesi-2019-1477-E,-2021-2390-K,-29-03-2021-T_xxvid25216290 3/3
    aşamasında dosyaya geldiği anlaşılan Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü Siber Şubenin 23.07.2018 tarihli
    ”sanıktan ele geçen Samsung marka SM-J200H ve GT-I8190 model telefonlarda Bylock programına dair
    kalıntıların bulunduğu” tespitini içeren dijital materyal inceleme raporu ile sanık … yönünden temyiz
    aşamasında dosyaya geldiği anlaşılan Gaziantep İl Emniyet Müdürlüğü Siber Şubenin 25.07.2018 tarihli
    ”sanıktan ele geçen LG marka telefonda Bylock, Eagle IM, cleanthemall programlarına dair kalıntıların
    bulunduğu” tespitini içeren dijital materyal inceleme raporu ve 27420 ID numaralı ByLock tespit ve
    değerlendirme tutanağı duruşmada CMK’nın 217. maddesi uyarınca sanıklar ve müdafiilerine okunarak
    diyecekleri sorulduktan, gerekirse ifade yahut beyan sahiplerinin tanık sıfatıyla bilgisine başvurulduktan
    sonra tüm dosya kapsamının bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle sanıkların hukuki durumlarının
    takdir ve tayini gerekirken, yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde hükümler
    kurulması,
    Kanuna aykırı, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan,
    hükümlerin CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanıklar …, … ve …’ın tutuklulukta geçirdikleri
    süre, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı, mevcut delil durumu ve bozma nedenleri
    gözetilerek tutukluluk hallerinin DEVAMINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165
    sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Kilis Ağır Ceza
    Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine
    gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar
    verildi.

Etkin Pişmanlık Nedir? Kimler Etkin Pişmanlıktan Faydalanmalı ?

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu (TMK)’nun 7. maddesine göre terör örgütü üyeleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK)’nun 314. maddesi uyarınca cezalandırılır. Ancak etkin pişmanlık göstererek örgüte ilişkin bilgiler veren terör örgütü üyesi hakkında TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri uygulanacak ve terör örgütü üyeliği suçundan dolayı ceza verilmeyecek ya da cezada belirli oranda indirim yapılacaktır. Bu maddeye göre cezasızlık hali için terör örgütü üyesinin örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, gönüllü olarak örgütten ayrıldığını ilgili makamlara bildirmesi (221/2), örgütün faaliyeti çerçevesinde herhangi bir suçun işlenişine iştirak etmeksizin, yakalanması halinde pişmanlık duyarak örgütün dağılmasını ya da mensuplarının yakalanmasını sağlamaya elverişli bilgi vermesi (221/3) ya da gönüllü olarak teslim olup, örgütün yapısı ve faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili bilgi vermesi (221/4) gerekmektedir. Kişinin TCK’nın 221/4. maddesinde belirtilen bilgiyi yakalandıktan sonra vermesi halinde terör örgütü üyeliği suçundan verilecek cezada indirim yapılacaktır. Etkin pişmanlıktan yararlanabilmek için terör örgütü üyesi samimi bir şekilde örgüte dair yararlı bilgiler vermelidir. Bu çalışmada öncelikle suç örgütü, terör, terör örgütü ve terör örgütü üyeliği suçuna ilişkin kavramlar ile açıklamalara yer verilmiş, sonrasında ise terör örgütü üyeliği suçunda etkin pişmanlık hükümlerinin ne şekilde uygulanacağı anlatılmıştır.

TCK’nın 314/3. maddesine göre suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuna ilişkin olarak TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri terör örgütü üyeliği suçu için de uygulanacaktır.
Örgütlü suçlarda etkin pişmanlığın amacı, bir yandan örgütlü suçlar
bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele
araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan
da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı
suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları
cezalandırmayarak ya da cezasında indirim yaparak yeniden topluma
kazandırmaktır.5237 sayılı TCK öncesinde, bazı kanunlarda terör örgütü üyelerine yönelik etkin pişmanlık düzenlemeleri yapılmıştır. Bunlardan ilki 25.3.1988 tarihli ve 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Kanun’dur. Kanunun yürürlük süresinin bitmesiyle sırası ile 3419, 3618, 3853, 4085, 4450, 4537 sayılı Kanunlar yürürlüğe girmiştir. Son olarak ise 29.07.2003 tarihli 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu yürürlüğe sokulmuştur. Söz konusu kanunların ortak yönü, süreli olmaları, sadece terör örgütü üyeleri için etkin pişmanlık düzenlemeleri içermeleri ve örgüt kurucuları ya da yöneticilerinin
kapsam dışı bırakılmasıydı.62 5237 sayılı TCK’nın 221. maddesi ile etkin
pişmanlık belirli şartlar dâhilinde tüm örgüt mensupları için süre sınırlaması olmaksızın geçerli hale getirilmiştir.
Terör örgütü üyeliği suçunda etkin pişmanlık hükümleri bir af yasası
olmayıp, terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek
diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, bu örgütlerin gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmelerini sağlar.

Etkin pişmanlık, suçun tamamlanmasından sonra failin pişmanlık gösteren
birtakım davranışlar sergilemesi sonucu, cezayı ortadan kaldıran ya da
cezada indirim yapılmasını gerektiren durumdur. Etkin pişmanlık genel bir
hüküm değildir. Sadece kanunda düzenlenen suçlarda söz konusu olur. Terör örgütü üyeliği suçu etkin pişmanlığın mümkün olduğu suçlardandır. TCK’nın 221. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri Kanun’un 314/3. maddesindeki atıf dolayısıyla terör örgütü üyeliği suçu için de geçerlidir. TCK’nın 221. maddesindeki şartlar gerçekleştiğinde kişiye terör örgütü üyeliği suçu sebebiyle ceza verilmeyecek ya da cezasında indirim yapılacaktır. Ancak kişi, terör örgütünün faaliyeti kapsamında herhangi bir suç işlemiş ise bu suçtan dolayı cezalandırılacaktır.
Terör örgütlerinin çözülmesini sağlayabilmek, insan kaynağını kurutabilmek ve pişman olan terör suçlularını yeniden topluma kazandırabilmek bakımından etkin pişmanlık oldukça önemlidir.
Etkin pişmanlık hükümleri uygulanırken dikkatli davranılmalı, mahkemeleri yanıltıcı, kendisini kurtarmak için başkalarına suç atfetmeye yönelik bilgi verenlerle, samimi bir şekilde örgüte dair bilgi verenler birbirinden ayrılmalıdır.
Terör örgütü, amaç ve ideolojisini mensuplarına endokrine etmekte, onların beyinlerini yıkamakta ve bu kişilerin iradelerini örgüte teslim ederek, verilecek emirleri sorgulamaksızın yerine getirmelerini sağlamaktadır. Dolayısıyla, uzun yıllar terör örgütü içerisinde yer alan kişilerin örgütten kopmaları zor olmaktadır. Mahkemeler bu hususu göz önünde bulundurmalıdır. Etkin pişmanlık değerlendirmesi yapılırken terör örgütü üyesinin, örgütte geçirdiği süreyi, görevini, örgüt içi ilişkilerini ve kişiliğini dikkate alarak onların örgütle bağını koparacak ve yeniden topluma kazandıracak şekilde hareket edilmelidir.

Whatsapp ile ulaşın bize
Whatsapp'a gönder

Bu Sayfadaki İçeriği KOPYALAYAMAZSNIZ !!!