AYDIN MİRAS AVUKATI

Aydın Miras Avukatı, miras hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukat olarak, bir kişinin vefatı sonrasında mal varlığının kimlere ve nasıl geçeceğini düzenleyen hukuk dalında hizmet verir.

Miras hukuku, 4721 sayılı Medeni Kanunu‘nun 495-682. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, bu kapsamda çeşitli yasal düzenlemeler ve mirasçıların hakları belirlenmiştir. Aydın Miras Avukatı olarak, miras davalarına bakan avukatlar, mirasçılar arasında ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları çözme, mirasın adil bir şekilde paylaştırılması ve miras davalarının yürütülmesi konularında müvekkillerine profesyonel destek sağlarlar.

Aydın Miras Avukatı, yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar arasındaki payların belirlenmesi, mirasçılar arasında anlaşmazlık çıkması durumunda hukuki çözümlerin sağlanması ve miras bırakanın vasiyetname gibi özel düzenlemelerinin geçerliliğinin incelenmesi gibi konuları içerir. Aydın’da miras davalarına bakan avukatlar, bu süreçlerin her aşamasında müvekkillerine rehberlik eder ve onların haklarını en etkin şekilde savunur.

Miras davalarında, mirasçılar arasında ortaya çıkabilecek en yaygın sorunlar arasında mirasın paylaştırılması, mirasın reddi, mirasın tenkisi ve mirasın taksimi gibi konular yer alır. Aydın Miras Avukatı, bu tür durumlarda müvekkillerinin çıkarlarını koruyacak stratejiler geliştirir ve yasal süreci en hızlı ve etkin şekilde sonuçlandırmayı hedefler.

4721 sayılı Medeni Kanun’un 495. maddesi uyarınca, yasal mirasçılar arasında zümre sistemine göre bir paylaştırma yapılır. Bu sistemde, birinci zümre olarak miras bırakanın alt soyu, yani çocukları ve onların alt soyu, ikinci zümre olarak miras bırakanın anne ve babası ve onların alt soyu, üçüncü zümre olarak ise miras bırakanın büyük anne ve büyük babası ve onların alt soyu belirlenmiştir. İstanbul’da miras davalarına bakan avukatlar, bu düzenlemelere göre müvekkillerinin miras paylarını en doğru şekilde hesaplar ve haklarını korur.

Miras hukuku, birçok karmaşık ve teknik detayı barındıran bir hukuk dalıdır. Aydın Miras Avukatı olarak hizmet veren uzmanlar, müvekkillerine en güncel ve doğru bilgileri sunarak, onların haklarını savunmada en etkin çözümleri üretirler. Mirasın paylaşımı, mirasçılar arasındaki anlaşmazlıklar ve miras davalarının yürütülmesi konularında profesyonel destek almak, mirasçıların haklarının korunması açısından büyük önem taşır.

Sonuç olarak, Aydın’da miras davalarına bakan avukatlar, miras hukuku alanında uzmanlaşmış ve bu alandaki bilgi ve tecrübeleri ile müvekkillerine en kaliteli hizmeti sunmayı amaçlarlar. Aydın’da Miras Avukatı olarak hizmet veren avukatlar, mirasçılar arasında ortaya çıkabilecek her türlü anlaşmazlıkta, müvekkillerinin haklarını en iyi şekilde savunarak, miras sürecinin adil ve doğru bir şekilde tamamlanmasını sağlarlar.

Mirasın Reddi Davası (Terekenin Borca Batık Olması Sebebiyle)

Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Ancak miras bırakanın ölüm tarihindeki terekesinin borca batık olması nedeniyle mirasın hükmen (kendiliğinden) reddedilmiş sayılmasına dair istemlerde; görevli mahkeme, tereke alacaklılarının alacak miktarına göre belirlenmesi gerekir. (YİBK. 23.12.1942 T. 1942/24 E. 1942/29 K., 2.HD 2011/1647 E. 2011/2862 K., 2.HD 2010/15095 E. 2011/4530 K.)

Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir.

Husumetin alacaklılara yöneltilmesi gerekir.

Sulh hakimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.

Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Üç aylık süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe murisin ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için murisin tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.

Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde murisin ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.

Koruma önlemi olarak terekenin yazımı halinde mirası ret süresi, yasal ve atanmış mirasçılar için yazım işleminin sona erdiğinin sulh hakimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlar.

Mirası reddetmeden ölen mirasçının ret hakkı kendi mirasçılarına geçer. Bu mirasçılar için ret süresi, kendilerinin murisine mirasın geçtiğini öğrendikleri tarihten başlar. Ancak bu süre, kendilerinin murisinden geçen mirasın reddi için mirasçıya tanınan süre dolmadıkça sona ermez. Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse; bunlar için ret süresi, önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar.

Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.

Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya murisinin işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez.

Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebri icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz.

Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer. Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, murisinin ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, murisinin en yakın yasal mirasçılarına kalır.

En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.

Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer.

Mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler. Bu takdirde ret, sulh hakimi tarafından daha sonra gelen mirasçılara bildirilir; bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar. Bu durumda miras, iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir.

Önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilir.

Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi halinde, murisinin arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, bu redden vasiyet yükümlüsü yararlanır.

Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.

Ödemeden aciz bir murisin mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklılarına karşı, ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar. Olağan eğitim ve öğrenim giderleriyle adet üzere verilen çeyiz, bu sorumluluğun dışındadır. İyiniyetli mirasçılar, ancak geri verme zamanındaki zenginleşmeleri ölçüsünde sorumlu olurlar.

Vasiyetnamenin İptali Davası

Dava ölenin ikametgahı asliye hukuk mahkemesinde görülür. Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarrufun iptali için dava açılabilir:

1. Tasarruf miras bırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,

2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,

3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlaka aykırı ise,

4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.

İptal davası, tasarrufun iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir.

Dava, ölüme bağlı tasarrufun tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir.

Yalnızca vasiyetnamenin iptaline ilişkin istek var ise maktu harca tabidir.

İptal davası, ölüme bağlı tasarrufla kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma yapılanların tasarrufun düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde tasarrufun tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir.

İptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer. Hükümsüzlük def’i yoluyla her zaman ileri sürülebilir.

Dava yoluyla ölüme bağlı tasarrufun iptalini isteyebilmek için, dava tarihinde mirasçılık sıfatının kazanılmış olması şarttır. Vasiyetçi hayatta olduğu sürece, mirasçılar vasiyetnamenin iptali için dava açamazlar.

Vasiyetnameler iptal davası açmayan mirasçılar yönünden geçerliliklerini korur.

Mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.

Okumaya devam et “Vasiyetnamenin İptali Davası”
Whatsapp ile ulaşın bize
Whatsapp'a gönder

Bu Sayfadaki İçeriği KOPYALAYAMAZSNIZ !!!